Konkordato sistemi uzun süredir tartışmaların göbeğinde. Kimileri için nefes alma fırsatı, kimileri için ise kötü niyetli şirketlerin zaman kazanma aracı…
Son dönemde mahkemelerin daha sıkı inceleme yaptığı, bilirkişi ve komiser raporlarının daha teknik hale geldiği açıkça görülüyor. Özellikle finansal analizlerin “makul güvence” seviyesine çıkarılması, sürecin artık daha profesyonel yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Piyasanın içinde olan herkes farkında: Nakit akışını yönetemeyen işletmeler, tedarikçi zincirinin kırılmasıyla çok hızlı eriyor. Konkordato artık sadece borç erteleme değil, bir nevi “yönetim kapasitesi testi” haline geldi.
Gerçekten iyileşme potansiyeli bulunan işletmeler için süreç büyük avantaj sağlarken, gerçekçi proje sunamayanların artık sistemde barınması zorlaşıyor. Bu yönüyle konkordato mekanizmasının daha temiz ve işlevsel hale geldiğini söylemek mümkün.
⸻
Vergi Dünyasında Artçı Sarsıntılar
Vergi mevzuatında beklenen yeni düzenlemeler de iş dünyasının en sıcak başlıklarından biri. Torba yasa hazırlıkları, finansman maliyetlerinin arttığı bu dönemde şirketleri vergi planlamasında daha dikkatli olmaya zorluyor.
Öne çıkan 3 başlık özellikle takip edilmeli:
1. Şüpheli Alacak ve Değersiz Alacak Düzenlemeleri
Piyasalarda ödeme sorunları arttıkça, alacakların vergisel niteliği daha kritik hale geliyor. Konkordato sürecindeki borçlulara yönelik alacakların hangi aşamada şüpheli sayılacağı konusunda vergi idaresinin daha net yaklaşımlar geliştirmesi bekleniyor.
2. KDV ve Gelir/Kurumlar Vergisi Düzenlemeleri
Bütçe açığı nedeniyle vergi oranları ve istisna kapsamları yeniden masada. Şirketlerin nakit akışı planlarken vergi ihtimallerini dikkate alması artık zorunluluk.
3. SGK ve İşveren Yükleri
Prim teşviklerinin daralması, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için maliyeti artırabilir. İşveren maliyetlerinin her ay yükseldiği bu dönemde şirketlerin istihdam politikalarını daha stratejik belirlemesi gerekiyor.
⸻
Piyasaya Bakış: Belirsizlik Değil, Yönetim Önemli
Ekonomik sıkışıklık dönemleri aynı zamanda yönetim gücünü test ediyor. Şirketler için artık yalnızca bilanço güçlü göstermek yetmiyor; risk yönetimi, iç kontrol ve vergi planlaması da finansal başarının temel parçaları haline geldi.
Konkordato sürecindeki artış bir çöküş işareti değil, tam tersine şirketlerin “yeniden yapılanma” yollarını aradığının göstergesi. Burada kritik olan, borç yükü altındaki şirketlerin gerçekçi finansal projeksiyonlarla masaya oturması.
Vergi cephesinde ise artık hiçbir şirketin “eski bildiği düzenle” ilerleme lüksü yok. Her düzenleme taslağı, her torba yasa ihtimali, işletmeler için stratejik karar anlamına geliyor.
⸻
Son Söz: Değişime Ayak Uyduran Ayakta Kalacak
Bugünün iş dünyasında başarı, rüzgarın nereden estiğini hissetmekten geçiyor. Konkordato da vergi düzenlemeleri de aslında aynı mesajı veriyor:
Hazırlıklı olan kazanır..




Yorumlar