Bu sabah hepimizi kahreden bir haber düştü: Alman bir kadın, Türkiye’de geçirdiği estetik ameliyat sonrası hayatını kaybetti. Almanya’da karaciğer nakli geçirmiş, sağlık dosyasında ciddi riskler açıkça yazılı olan bir hasta… Alman hekimlerin “Bu operasyonu yapamayız, ölüm riski yüksek” diyerek geri çevirdiği bir insan… Ve o insan, Antalya’da özel bir hastanede hiçbir engelle karşılaşmadan ameliyata alındı. Sonuç: Geri dönüşü olmayan bir trajedi.
Bu olay münferit değildir; bunun adını koymak gerekiyor. Bu tıbbi turizmin gölgesine saklanmış ticari açgözlülüktür. Bu, “müşteri memnuniyeti” adı altında insan hayatının ikinci plana atılmasıdır. Bu, kâr amacıyla vicdanın, bilimsel etiğin ve hekimlik onurunun bir kenara itilmesidir.
Devlete düşen görev çok açık
Türkiye’nin sağlık turizmi başarısı yıllardır gurur kaynağıdır ama işini düzgün yapan binlerce hekimin emeğini bu tip sorumsuz işletmelere kurban etmeye kimsenin hakkı yok. Bu noktada devletin yapması gereken, sıradan bir idari ceza değil; caydırıcılığı en üst düzeye çıkaracak bir adalet uygulamasıdır.
1. Hastanenin ruhsatı koşulsuz olarak kapatılmalı
Böyle bir ihmale imza atan kurumun “hizmet” vermeye devam etmesi zaten kendisi başlı başına bir tehlikedir. Hastane sahipleri, hatanın sadece bir “ticari risk” olmadığını, bir insan hayatının bedeli olduğunu anlamalıdır.
2. Operasyonu yapan doktorların belgeleri iptal edilmeli
Hekimlik, insan hayatının kendisine emanet edildiği kutsal bir meslektir. Bu mesleği ticari çıkar için riske atan herkes, mesleki yetkinliğini kaybetmelidir. Bu tür vakalarda hekimlerin meslekten men edilmesi, toplum sağlığının korunması için zorunludur.
3. Soruşturma sadece tıbbi değil, cezai olmalı
Bu olay “ameliyat komplikasyonu” değildir; bu tıbbi ihmal ve öngörülen ölüm riskine rağmen yapılan bir tercihtir. Böyle bir tercih “yanlış uygulama” değil, suçtur. Sorumluların hapis cezası alması, hem Türkiye’de hem dünyada bu tür işletmelere açık bir mesaj olacaktır.
4. Sağlık turizmi şirketleri sıkı denetlenmeli
Aracı firmaların çoğu hastayı müşteri olarak görüp gerçek tıbbi bilgileri gizleyebiliyor. Devlet, bu alanda zorunlu sertifikasyon, şeffaf sağlık raporu bildirimi ve ağır yaptırımlar getirmelidir.
Dünya bilmeli: Türkiye insan hayatını ticarete kurban etmez
Türkiye tıbbı güçlüdür. Ancak bu güç, kötü niyetli birkaç kurumsal açgözlünün heveslerine bırakılamaz. Her ülkeden binlerce insan Türkiye’ye güvenerek geliyor. Birkaç vahim olay, yılların emeğini bir anda zedeleyebilir. Bu nedenle devletin vereceği sert, net ve örnek olacak bir karar, sadece Türkiye için değil, dünya tıbbi etik standartları açısından da önemlidir.
Son söz: Açgözlülüğün bedeli bir can olmamalı
Estetik ameliyat, bir insanın hayatını sürdürme zorunluluğu olan bir operasyon değildir. “Daha iyi görünmek” için bir insanın hayatını kaybetmesi, dünyanın neresinde olursa olsun kabul edilemez. Bu olayda yapılacak en küçük yumuşaklık, ileride başka insanların aynı kaderi yaşamasına kapı aralamak demektir.
Artık kimse “kaza”, “komplikasyon”, “risk” kelimelerinin arkasına saklanmasın.




Yorumlar