Dünyaya
gözümüzü açtığımız andan itibaren sessiz bir mucizenin farkında olmadan yürürüz
hayat yolunda. Yakın çevremize bakar, ailemize, dostlarımıza, tanıdık yüzlere döneriz… Ama
yine de biliriz: Hiçbir yüz bizim yüzümüz değildir.Sanki yaratan, her birimizin
alnına ayrı bir mühür, ruhuna ayrı bir nota işlemiş gibi.
Biyoloji alanında yapılan çalışmalar bunu doğruladı. Parmak izimiz
eşsizdir, DNA’mız tektir. Gözümüzün içindeki desen, yüzümüzdeki çizgi,
sesimizdeki titreşim… Hiçbiri başka bir insanda tekrarlanmaz.Yüzümüz, sesimiz,
yürüyüşümüz, kokumuz ve hatta alışkanlıklarımız bile bize özgü birer imzadır
aslında.
Bu özelliklerin hiçbiri başka bir insanda
tekrarlanmaz.Biyoloji alanında yapılan bilimsel çalışmalar da bu mucizenin
altını çizer: Ve düşünün; bütün bu çeşitlilik, DNA’mızdaki yalnızca yüzde
0,5’lik küçücük bir farklılığın eseridir.Ama işte küçücük fark, milyarlarca
benzersiz insanın var olmasını sağlar. Bu kadar büyük bir kombinasyonu
oluşturan yüzde 0;5’lik fark. Aynı zamanda yüzde 99,5 benzerlik…
Düşünebiliyor musunuz? DNA’daki yüzde 99,5
benzerlik, yüzde 0,5 fark ve birbirinden farklı milyarlarca insan.Tarihte
birebir aynımız olan biri yaşamadı, bugün yok ve gelecekte de olmayacak. Ne
büyük bir lütuf! Bir benzerimiz yok. Mucizenin farkında mıyız? Öyleyse,
tekiz ve kıymetliyiz.
Elbette biyolojik farklılıklarımız kadar
kültürel farklılıklarımız da bizi şekillendirir. Her insan, içine doğduğu
ailenin değerlerinden, yaşadığı toplumun kültüründen, dininden, dilinden ve
aldığı eğitimden izler taşır. Bu yüzden hiç kimse bir diğerinin aynı değildir;
düşüncelerimiz, önceliklerimiz, hayata bakışımız böyle şekillenir.
Ama bir başka büyük hakikat daha var: Aynı
kökten gelen, binlerce yıldır aynı coğrafyada yaşayan, aynı dili konuşan, aynı
inanca gönül vermiş ve aynı kaderi paylaşmış Türk milleti, dünyadaki en güçlü
ortak paydalardan birine sahiptir. Vatan sevgisi, bayrağa duyulan hürmet,
bağımsızlık ruhu, İstiklal Marşı’nın ortak nefesi, şanlı tarihimizin izi,
Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılık… Bunlar bizi hem birbirimize
yaklaştıran hem de millet yapan değerlerdir.
Bunun yanında adalet, merhamet, ahlak, doğruluk, şefkat, sadakat, dürüstlük, güven, saygı, sevgi ve yardımseverlik gibi erdemler toplumumuzun harcıdır. Bizleri aynı sofraya oturtan, aynı işe omuz vermeye çağıran görünmez bağlardır. Bu değerler, bizi hem bir arada tutar hem de geleceğe umutla bakmamızı sağlar.
Sonuç olarak; birbirimize benziyoruz ama aynı
zamanda çok farklıyız. Bu doğal farklılıklarımız arasında gözümüzü
benzerliklerimize çevirmeliyiz.Birbirimizi istediğimiz gibi değil,
olduğumuz gibi kabul ettiğimizde gerçek birlik ortaya çıkar. Ortak değerlerimizi
koruyup yücelttiğimizde ise milletçe yükseliriz.
Bugün bize düşen; bu biricikliği anlamak, kıymet bilmek ve hep birlikte muasır medeniyetler yolunda daha güçlü adımlar atmaktır.










Yorumlar