SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa Lodoslarında Bir İç Hesaplaşma

Yazının Giriş Tarihi: 21.01.2023 12:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.01.2023 12:18

 

Matematik dersi miydi şimdi unuttum, bir defterimin arkasına şu satırları karalıyordum:

"Rüzgarı, lodosuyla, ben Bursa'ya aşığım."

Bu satırlar, çocuk aklımla iki satır yazma gayretime tesadüfen şahit olmuş Türkçe öğretmenim Mehmet Gümüş'ün düzenlenecek bir şiir yarışmasına katılmamı tavsiye etmesi sonucu, içimde uyanan ilk şiir merakımın çaylak satırlarından bir satırdı.

Derledim topladım, öğretmenime sundum. Ciddi gözleriyle inceledi, az önce ders zilinin çalması ile sınıflara giren akranlarımdan kalan yoğun bir ıssızlık içinde "Ama lodos" dedi, "Bursa'dan başka yerlerde de olur. Bence değiştir bu dizeyi..."

Değiştirdim değiştirmesine, o şiir yarışmasında ikinci de oldum hatta... Ama Bursa lodosunun hem başkalarından duyduğum, hem de defalarca bizzat şahit olduğum tesirine inancım hiç sönmedi. Mevsim mevsim bilmem hangi diyarlardan kopup gelmiş serin bir nefesle uçuşan bu şehrin ortasında, lodosun sadece bu şehre, Bursa'ya özgü olduğunu düşündüm durdum.

Yanıldım mı? Bence hayır...

Ne de olsa bu şehirde lodos başkaydı. Gövdemize çarparken zar zor mukavemet ettiğimiz, üzerimizdekileri aşarak bizzat tenimize işleyen serin ve şiddetli bu büyü, camlarda ıslık ıslık büyüyen çocukluk uykularımızın tedirgin sesiydi aynı zamanda. Biz bu büyünün ortasında aşina olduğumuz manzaralara tutunur, uykularımızdan, başımızda inatçı ve esrik bir ağrıyla uyanırdık. Sonraki akşamlarımız, lodostan kesilen elektriklerin geçici karanlığında, evlerimizin camlarındaki gölgeli mum aydınlığının arkasından dışarıdaki ulu ağaçların büyük bir çılgınlık ile bir sağa bir sola sallanan koca koca dallarını izlemekle geçerdi.

Haberini alırdık ki, bilmem nerede bir ağaç devrilmiş, bilmem hangi çatı uçmuş, bilmem hangi bela gelmiş şehrin orta yerine kurulmuş. Bursa'nın lodosu tutmuş yine. Okullar tatil olmuş.

İki üç gündür, bir lodostur dönüp duruyor yine Bursa'nın başında. Eskisi kadar öfkeli, eskisi kadar umursamaz ve eskisi kadar heybetli. Değişen dünyamdan mıdır, yoksa içimdeki fırtınalardan mıdır, eskisi kadar hayret edemiyorum ona.

Kızıl bulutlardan, devrilen ağaçlardan, bir şehrin içinde kıvranıp duran ve binalara, otomobillere, insanlara çarparak büyüyen bu lodoslardan, bize yalnız eski bir hayal kaldı gibi geliyor bana.

Çünkü bir zamanlar başımı Tophane yamaçlarında teslim ettiğim bu serin nefes, Setbaşı'na kadar uyandırmazdı beni. Çocuk, haydi biraz da genç gövdemle lodosun içinde, hatta lodostan bir parça gibi yürür dururdum Heykel'de. Teslim ederdim kendimi ona. İtimadım tamdı. Ne korkar, ne çekinirdim ondan. Uyanırdım, bir bakmışım evimdeyim. Çünkü lodos, her zaman şehrimdi, Bursa'ydı.

Şimdi düşünüyorum da, lodos saçlarımda uçuşan bir mazi olup, biraz da mahzun kılıyor beni. Tedirgin, öfkeli ve yüzüme çarpan her şeyden biraz da şikayetçi olarak yürüyorum. Başımdaki ağrı, kaybettiğim çocukluk gibi geliyor bana. Bursa lodos demekti hani. Bursa'yı da kendimi de ve bu lodosu da niçin tanıyamıyorum?

Devrilen bir ağacın yanından geçerken fark ediyorum ki, tıpkı bu ağacın olduğu gibi şehrimizin, hatta kendimizin toprağına salınan kökler artık zayıflamıştır ve bu lodoslar, hayatın hengamesiyle zayıflayan köklerimizi eskisinden daha fazla zorlamaktadır.

Haydi bu şehrin ve kendi içinin toprağına, yine de bir parça aşina olduğu lodoslarla yıkılmak koymaz da insana, ya bu şehir, bağlı olduğu mazisinden, öz toprağından kopup yıkılırsa, ne yaparız?

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.