SON DAKİKA
Hava Durumu

BURSA'DA DOĞMAK, BURSA'DA ÖLMEK

Yazının Giriş Tarihi: 29.08.2023 09:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.08.2023 09:18

Bugün doğum günüm...

Aslında herkesin kendi doğumu ve çocukluğu hakkında söyleyeceği bir şey muhakkak vardır... Hiç kimse doğumu ve çocukluğu söz konusu olduğunda sessiz kalamaz. Yanılıyor muyum? Yanılmadığımı düşünüyorsanız vaktinizi almak pahasına da olsa içimi dökmeme izin verin.

Kimileri için eski ve bir daha yaşanması mümkün olmayan güzel zamanların özlemidir çocukluk... Kimileri içinse hayata atılan çetin bir adımdır. Hayatın herkese adil davranmaması en nihayetinde mutlak bir hakikat olarak nefes aldığımız müddetçe içimizde kıvranır. Mutlaka hissederiz...

Benim ise çocukluğum aklıma gelince, şöyle güzel bir yaz mevsiminin masmavi Bursa sabahları gözümde canlanır. Belki tam da tarihlerden bu günde, yani ağustos ayının yirmi sekizinci gününü yirmi dokuzuna bağlayan sabahta doğmuş olmamın tesiri vardır... Kim bilir?

Yaz mevsiminin Bursa sabahları dedim... Beyaz perdeler uçuştukça görünen mavi bir gök, iki üç sokak öteden gelen simitçi sesi... Sabah öğlene döndüğünde Nalbantoğlu'ndaki o eski kasetçilerin tezgahlarında sıralanmış kapakları renk renk kasetlere çocuk aklımla bakışım..m Ulucami’den okunan ezan, Yeşil'de bir öğle sonrası dalga dalga çinilerde gördüğüm eski bir düş... Akşamları ebabil kuşlarını izlediğim balkonumda, Uludağ'dan kopup gelen ve o sarışın, o çocuk yalnızlığımı okşayarak geçen rüzgar... Uçuşan yapraklar... Göğün duru sakinliğinden usul usul sızan sonbahar...

İşte mevsimin sonbahara döndüğü günlerdeyiz şimdi. Çok geçmez, sarı bir hüzün sarar Bursa'yı. Hüzün dediysem, sonbaharın hazan mevsimi olduğunu bildiğim içindir... Bursa'nın sokakları, bir zamanlar balkonumda akşamı izleyen çehrem gibi o sarışın, o çocuk yalnızlığına bürünür... Bir mevsim bitmiş, yeni bir mevsim doğmuştur. Tıpkı ömürlerimiz gibi...

Ben Bursa'yı, bilmem kaç kuşaktır Bursalı olduğum için severim elbet ama sonbaharda daha da bir seviyorum desem, mübalağa değildir. Kozahan'da bütün bir yaz meçhul esintilerle sallanan ağaçların dallarından düşen sarı hüzünler mi dersiniz, Heykel'de ansızın bastıran bir sonbahar yağmuruyla koşuşturan insanlar mı, yoksa o eski, o daracık sokakların aktığı mezarlıklar mı? Ne derseniz deyin, Bursa'nın sonbaharda başka, bambaşka bir hale büründüğü ortadadır. Tophane'den görünen kubbelerin üstünde yaldız yaldız bir mazi hayali misali yanıp sönen yazın son güneşi, bir ikindi vakti ömrünüzün en mahrem yerine gelir, kurulur. Bu manzarayı gözlerinizin önünden bir ömür silip atamazsınız. Hatta bir an gelir ki, Bursa'da doğmuş olmasanız bile Bursa'da ölmek istersiniz...

Şimdi tam mevsimi işte...

Naçizane tavsiyem olsun, Bursa'yı sonbaharda bir seyredin... Ama hakikaten, kendinizi bir kenara bırakarak seyredin... Ne demek istediğimi anlayacaksınız...

Bana gelince... Evet, yaz mevsimi sonbahara dönerken, tam da bugün Bursa'da doğmuşum... Nerede öleceğim ise elbette meçhul. Ama isterim ki, Bursa'da ölmesem bile, fani ömrümün son gününe dek, bir Bursa hayali gözümde canlanıp dursun ve beni çocukluğumun yaz sabahlarına, sonbaharlara, yeşil ve beyaz umutlara, bu dünyadan göçüp gitmeden hemen önce bile inandırsın.

Genciyle, yaşlısıyla Bursa'da yaşayacağımız nice mevsimlere...

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.