Son günlerde sıkça önümüze çıkan haberlerin birçoğunda ev sahibi – kiracı tartışmaları yer alıyor. Son 2 sene Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kararnamesi ile %25 ile sabitlenen kira artışı sebebiyle mağdur olduklarını belirten ev sahipleri ve bölge rayici ortalamasının 10’da birine oturan kiracılar.
Pencerenin ne tarafında olursanız olun her iki taraf da kendilerine göre haklı sebepler sunabiliyor. Mülk sahibi olarak düşündüğümüzde belli bir yatırım yapmış, aylık belli bir gelir elde etmeyi planlamış, kimisinin birden çok, kimisinin de geçim kaynağı olarak sahip oldukları mülklerin mevcut kanuni artışları yüzünde alım gücü olarak çok zayıf kalması; o bölgede yeni kiracılara verilen fiyatlar karşısında kendi aldıkları kiranın çok düşük kalması onları mağdur duruma düşürmekte. Kiracı açısından ise kanuna karşı gelmemek ve belirtilen artışı yapmak onların haklı sebebi.
Çözüm aslında her iki tarafın da diğer taraf olarak düşünüp ortak akıl yürüterek çözüme kavuşturması. Bunu sağlayabilecek çok sayıda vatandaşımız maalesef pek fazla yok. Aslında TÜİK verileri doğru olarak verse, herkes kiralarını banka üzerinden doğru rakamlarla ödese ve elden ödeme yapmasa, devletimiz bölgesel olarak konut tipine göre ortalama kira rakamlarını çıkarabilir ve alt-üst limitler belirlenerek orada alınabilecek kira miktarlarını belirleyebilir.
Bakalım Temmuz itibari ile son verilecek olan sabit kira artış oranı sonrası neler yaşayacağız, bekleyip görelim