DOLAR 39,9043 EURO 46,8742 STERLİN 54,7448 GRAM ALTIN 4.223,95 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.509
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101

HABERLER

İYİ Parti Bursa İl Kongresinin Düşündürdükleri

Giriş: 10.11.2025 14:21
Paylaş
İYİ Parti Bursa İl Kongresinin Düşündürdükleri

Kongre Bitti, asıl sınav şimdi başlıyor…

Dün gerçekleştirilen İYİ Parti Bursa İl Kongresi, yalnızca bir il başkanlığı seçimi değil; partinin iç dinamiklerini, iletişim biçimini ve aidiyet duygusunu test eden bir turnusol kâğıdıydı.

İsmail Kaya 21 oy farkla kazandı. Yani 21 oy farkla biten bir yarış…

Ama bu fark, sadece bir sayı değil; teşkilatın ruhuna dair güçlü bir mesajdı.


Kaybeden üzülüyor, kazanan sevinemiyor

Kongreye bakıldığında görüyoruz ki, kaybeden üzülüyor ama kazanan sevinemiyor.

Çünkü bu seçim, bir zafer ya da mağlubiyet değil; bir uyarıydı.

Bir partinin içindeki denge bozulduğunda, en güçlü kadrolar bile hatalar zincirine kurban gidebilir.


Kongre sonrası sorulması gereken sorular

Kongre beklenenden çok daha çekişmeli geçti.
Kazanacağı kesin gözüyle bakılan aday 21 oy farkla kaybetti.
Peki neden?

  • Delegeler neden son anda yön değiştirdi?
  • Milletvekilleri ve Genel Merkez desteğine rağmen İsmail Kaya neden bıçak sırtı kazandı?
  • Milletvekilleri, il başkanı ve yöneticiler dün yanlarında duran insanları nasıl bu kadar kısa sürede karşılarına aldılar?
  • Liyakat yerine “mutlak itaat” ve “kör sadakat” anlayışı yine mi devam edecek?
  • Kuruluş sürecinde büyük emek veren isimler neden değersizleştiriliyor?
  • Ve en önemlisi: Yarın bir beyaz sayfa açılacak mı, yoksa yeni kırılmalar mı yaşanacak?

Bu soruların cevabı, yalnızca bir kongrenin değil; partinin geleceğinin de anahtarıdır.


Aidiyet yerine sadakat kırılmayı getiriyor

Kongre sürecinde yaşanan tablo, İYİ Parti’de son dönemde yükselen bir gerilimi açıkça ortaya koydu:
Liyakat ve aidiyet, yerini sadakat ve itaat anlayışına bırakıyor. Oysa bir partiyi büyüten şey, yöneticiye koşulsuz bağlılık değil; dava bilincine dayalı samimi aidiyettir.

Kongrede verilen küçük sözlerin tutulmaması, bazı isimlerin listelerde yer bulamaması ve iletişimdeki kopukluklar, delegelerde güven erozyonuna neden oluyor.

Bir ilçe kongresini kazandıklarında zafer coşkusunu abartanlar, il kongresini kaybettiklerinde hayal kırıklığını dibe kadar yaşıyor.

Oysa siyaset ne aşırı sevinçle ne de aşırı üzüntüyle yürütülebilir.Kazanırken ölçüyü, kaybederken de umudu korumak gerekir.

Her kazanç ve her kayıp, insana bir şey öğretir! Yeter ki ders çıkarılabilsin


Milletvekilleri ve il yönetimine neden tepki gördü?

Kongre öncesi en çok tartışılan konulardan biri, milletvekilleri ve bazı yöneticilerin teşkilat üzerindeki etkisiydi.
Sahada uzun süredir emek veren partililer, karar mekanizmalarında dışlandıklarını düşünüyordu.
Teşkilatın temel dinamikleri, “partinin kurucularına karşı mesafe koyan” bir anlayıştan rahatsız.

Kısacası, sorun isimlerde değil; üslupta ve yönetim tarzında.
Siyaset, insanları ikna etme, gönül alma sanatıdır.
Sadece gönlü kırılanı kaybetmezsiniz; onunla çevresini de kaybedersiniz.


Farklı sesler, aynı hedef

Yöneticiler genellikle dikensiz bir gül bahçesi ister.Eleştiriye, farklı fikirlere tahammül gösterilmez.
Oysa eleştirinin olmadığı, farklı seslerin sustuğu yerde gelişim de durur.

Önemli olan sözde veya düşüncede değil, hedefte birliktir.
Aynı yolda, aynı hedefe giderken farklı sesler çıkması doğaldır.
Yeter ki bu sesler, aynı hedefe doğru yürüyebilsin. Burada farklı sesler çatışma değil, fikri zenginliktir kaynağıdır.


Siyaset rakamlarla değil, duygularla yönetilmelidir

Birkaç kişiye verilen sözlerin tutulmaması, küçük kırgınlıkların büyük kopuşlara dönüşmesi…
Aslında bütün bunlar “aidiyetin” ne kadar hassas bir duygu olduğunu hatırlatıyor.
Bir delegede oluşan güven kaybı, sadece birkaç oyun değil, bir seçimin sonucunu değiştirebiliyor.
Üst Kurula yazılma sözü verilen bir delege adı okunmayınca salonu terk ediyor.
Onunlaberaber13 oy yön değiştiriyor.
Küçük hatalar, büyük kayıpları beraberinde getiriyor.

Siyaset, rakamların değil, duyguların yönetimidir.
Kazanan liste sadece bir sonucu temsil eder; asıl enerji, kaybedenlerin kalbinde gizlidir.
Eğer o enerji doğru yönetilmezse, parti içi sinerji dağılır.
Siyasetin gerçek gücü, “kazananlarla kaybedenlerin” ortak iradesidir.Siyaset, rakamların değil duyguların yönetimidir.


Zafer değil, sorumluluk zamanı

Yeni yönetim, sadece seçimi kazanmadı; aynı zamanda “kırılan güveni onarma” sorumluluğunu da üstlenmiş oldu.
Sinerjiyi oluşturmak, aynı masada oturmak değil; aynı hedefe birlikte yürüyebilmektir.

İYİ Parti’nin bugün ihtiyacı olan şey, bir zafer coşkusu değil, bir denge bilincidir.
Kurum kültürü; “biz” duygusunu koruyarak, “ben” egosunu yönetebilme sanatıdır.
Sadakat, bir yöneticiye değil; ortak değerlere duyulan saygıdır.

Yeni seçilen yönetimin en önemli görevi, kazandığı koltuğu değil, kaybolan güveni onarmaktır.Çünkü siyasette asıl iktidar, güvenle kurulur.

İsmail Kaya için en önemli sınav bu süreci iyi yönetmek olacaktır.


Üç soru, bir muhasebe

Bu süreci doğru yönetebilmek için herkesin kendine şu üç soruyu sorması gerekir:

1. Bu tablonun en iyi tarafı ne? – Demokratik bir yarışın olgunlukla tamamlanması.

2. Ben bundan ne öğrendim? – Küçük hataların büyük sonuçlara yol açabileceğini.

3. Bir daha bu hatayı yapmamak için neyi değiştirmeliyim? – Her şeyden önce iletişim biçimimizi.

Bu üç soru, sadece kişisel değil; kurumsal bir muhasebenin de anahtarıdır. Çünkü siyaset, hatalarla değil; derslerle büyür


Yeni bir sayfa açmak

Bugün İsmail Kaya bir yol ayrımında! Önünde iki yol var:
Ya eski kırgınlıkların gölgesinde siyaset yapmaya devam edecek,ya da yeni bir beyaz sayfa açarak, eskiye dair her şeyi geride bırakacak. Şahsiyeti koruyarak aidiyetin güçlenmesini sağlayacak ve dengeyi yeniden tesis edecek.

Aidiyet bizi topluma bağlar. Şahsiyet bizi biz yapar. Denge ise bu ikisini hayata taşır. Üçü bir araya geldiğinde: İnsan köklenir ama özgürdür. Üretir ama tükenmez. Ait olur ama kendinden vazgeçmez…

Sonuç; daha güçlü, daha üretken bir kurumsal yapı…

Yorumlar

×

Haber Arama