DOLAR 38,7466 EURO 43,6039 STERLİN 51,5504 GRAM ALTIN 4.084,29 BIST 100 9.390,51 BITCOIN $104.663
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101
Reklam Alanı 101

HABERLER

Yargıtay’dan dövizle nafaka ödeyenlere müjde

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal bir karara imza atarak, süresiz ve şartsız döviz cinsinden taahhüt edilen yoksulluk nafakasının 18 yıllık süre sonunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına bakılarak uyarlanmasına karar verdi.

Giriş: 11.05.2025 11:11 | Güncelleme:
Paylaş
Yargıtay’dan dövizle nafaka ödeyenlere müjde

Edinilen bilgiye göre, davacı vekili dilekçesinde anlaşmalı boşanmaya dayanak sözleşme uyarınca müvekkili tarafından davalıya aylık bin 500 dolar yoksulluk nafakası ödenmesine karar verildiğini, ancak davacının ilerleyen yıllarda ekonomik durumunun kötüye gittiğini, dava konusu edilen aylık bin 500 dolar nafakanın öncelikle hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde aylık 850 lira tutarına indirilmesine karar verilmesini talep etti. Davalı vekile cevap dilekçesinde karşı tarafın avukatı, müvekkil aleyhine gerçeğe aykırı iddialarla açılan ve iyi niyet, doğruluk, dürüstlük ve özellikle sözleşmeye bağlılık ilkelerine aykırı bulunan davayı kabul etmediklerini, taraflar arasındaki evliliğin davacının şu anda evli olduğu eşi ile müvekkilini aldatması nedeniyle sonlandığını, boşanmayı sağlamak amacıyla davacının müvekkiline aylık bin 500 dolar nafakayı ödemeyi kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddini savundu.

 

İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar verdi

 

İlk derece mahkemesi, tüm dosya kapsamını değerlendirerek davanın kısmen kabulü ile davalı yararına bin dolar yoksulluk nafakası takdirine, 22.12.2021 tarihli ek karar ile de nafaka davalarında reddedilen kısım üzerinden vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin bu yöne ilişkin talebinin reddine karar verdi. İlk derece mahkemesinin belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince 22.12.2021 tarihli ek karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulundu.

 

Bölge Adliye Mahkemesi nafakayı 2 bin 500 TL’ye uyarladı

 

Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dava tarihi itibari ile somut olaya bakıldığında davacının TL üzerinden emekli aylığı aldığı, boşanmanın kesinleştiği tarihteki TCMB alış kurunun 1,64 TL, eldeki dava tarihinde ise 7,38 TL olduğu, kur farkları ve ekonomik göstergeler dikkate alındığında döviz üzerinden belirlenen yoksulluk nafakasının Türk lirası olarak uyarlanması gerektiği belirtilerek, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.03.2003 tarihli ilâmı ile kadın yararına hükmedilen aylık bin 500 dolar yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 05.01.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Türk lirasına uyarlanmasına ve aylık 2 bin 500 TL yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedildi.

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesinin kararını bozdu

 

Bölge Adliye Mahkemesinin kararını bozan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi:

"Somut olayda mahkemece yaptırılan tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarında davalının emekli olduğu, 2 bin TL emekli maaşı aldığı, 3 bin TL kira bedelini kardeşinin aldığı, bakmakla yükümlü olduğu fiziksel engelli anne ve bir çocuğunun olduğu, davacının emekli olduğu 3 bin 500 TL civarında emekli maaşı aldığı, bin 300 TL kira verdiği, yeniden evlendiği, eşi ve bu eşinden olan 2012 doğumlu çocuğunun olduğu, eşinin danışmanlık şirketi olduğu anlaşılmıştır. Davacının her ne kadar eşine ait olduğu anlaşılan şirketin az hisseli ortağı olduğu görülse de davacının banka dökümleri ve tanık beyanları da ayrıca değerlendirildiğinde davacının gelirinin sadece emekli maaşı ile sınırlı olmayıp, gelir düzeyinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tarafların boşanma tarihinde yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması ile huzurdaki dava tarihinde yapılan araştırma arasında aşırı bir iyileşme ya da kötüleşme olmadığı sabittir. Davacının boşanma protokolü ile belirlenen yoksulluk nafakasını ödemeyi kabul etmesi sonrasında aradan geçen zaman içerisinde tarafların her ikisinin de protokol gereği ve yine mahkemece de kabul edildiği üzere erkeğin boşanmanın gerçekleştiği tarihe göre ekonomik durumunda aşırı bir kötüleşmenin olmadığı, davalı kadının da sosyal ve ekonomik durumunda dava tarihi itibariyle aşırı bir değişiklik olmadığı, döviz kurundaki değişiklik davacının öngöremeyeceği derecede ülke bazında ön görülemeyen bir kriz nedeni ile ani bir artış şeklinde meydana gelmediği, uyarlamayı gerektirecek mahiyette olmadığı dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ile yoksulluk nafakasının indirilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir."

 

Bölge Adliye Mahkemesi, her ne kadar Yargıtay bozma ilâmında tarafların durumlarında olağanüstü değişiklik olmadığı kabul edilmiş ise de yoksulluk nafakasının başlangıç tarihi olan 2003 yılından sonra davacının ekonomik ve sosyal durumunun olumsuz yönde, buna karşılık davalının ise oldukça olumlu yönde geliştiği, yoksulluk nafakasının başlangıç tarihi ile eldeki dava tarihi arasında dolar kurunda yaklaşık 4,5 katlık bir artışın yaşandığı gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulundu ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşınmış oldu.

 

"Süresiz ve şartsız döviz cinsinden taahhüt edilen yoksulluk nafakasının 18 yıllık süre sonunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına bakıldığında uyarlanması gerekir"

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, temyiz incelemesi neticesinde Bölge Adliye Mahkemesinin kararını onadı. Onama ilâmında şu ifadelere yer verildi:

 

"Davalı fiiller arasındaki dengenin sarsılmadığını da savunmuştur. Karşılıklı fiiller içeren sözleşmelerde tarafların birbirine sağlamayı taahhüt ettikleri fiiller arasında bir menfaat dengesinin bulunduğu kabul edilir. Bilindiği üzere ülkemiz ekonomisinin alınan tüm tedbirlere rağmen istikrarlı bir duruma gelmediği, TCMB tarafından gerçekleştirilen Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybının engellenmesine yönelik tüm çalışmalara rağmen yükselen enflasyonun düşürülemediği bilinen bir gerçektir. Savunma kapsamında; erkeğin -kolayca boşanma- yönünde menfaat elde ettiği, bunun karşılığında döviz cinsinde nafaka ödemeyi kabul ettiği ileri sürülmüştür. Oysaki nafakanın hükmedildiği tarih ile direnme karar tarihindeki döviz kuru karşılaştırıldığında ve özellikle erkeğin dava tarihinde olduğu gibi günümüzde halen döviz cinsinden gelir elde etmediği gözetildiğinde nafaka borçlusunun ’Bin 500 dolar yoksulluk nafakasına yönelik’ fiilini ifa etmesi için harcaması gereken çaba ile nafaka alacaklısının menfaati kıyaslandığında, ortada bir orantısızlığın olduğu kabul edilmelidir. Böyle olunca döviz cinsinden hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının Türk Lirası cinsinden ödenmesine karar verilmesine dair verilen karar isabetli olmuştur."

 

Yorumlar

×

Haber Arama