SON DAKİKA
Hava Durumu

SÜLEYMAN ÇELEBİ TÜRBESİ’NİN İNŞA AŞAMALARI, SÜSLEME UNSURLARI VE MİMARİ ÖZELLİKLERİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.05.2023 10:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.05.2023 10:04

Sözlükte Arapça “tevellüd” (doğum) kelimesi ile aynı köke sahip olan “mevlîd”, İslâm coğrafyasında Hz. Peygamber’in doğumunu konu alan bir mesnevi türü olmakla beraber, medeniyetimizde de asırlardır mühim bir yer teşkil etmiştir. Özellikle kandil gecelerinde camilerde mevlîd okunması nesilden nesile süregelen bir gelenektir. İslâm coğrafyasında, bir ibadet anlayışıyla kandil gecelerinin yanında doğum, ölüm, sünnet, evlenme gibi vesileler ile de mevlîd okutulmaktadır. Medeniyetimizde “mevlîd” denilince Süleyman Çelebi akıllara gelmektedir. “Vesîletü’n-necât” adlı meşhur mevlîdin şairi Süleyman Çelebi’nin Bursa’da doğduğu bilinmekte lâkin hayatına dair net bir bilgi bulunmamaktadır. 1346-1351 yılları arasında doğduğu düşünülen Süleyman Çelebi’nin Fuṣûṣü’l-ḥikem’e bir şerh yazan Şeyh Mahmud’un torunu olduğu aktarılmaktadır. Kaynaklar Süleyman Çelebi’nin Yıldırım Bayezid devrinde Dîvân-ı Hümâyun imamlığı yaptığını, ardından Emîr Buhârî’nin tavsiyesiyle Ulucami imamlığına getirildiğini nakleder. Mevlevî veya Halvetî tarikatlarına mensup olduğu ileri sürülen Süleyman Çelebi’nin genel bir kanı ile 1425 yılında vefat ettiği kabul edilmektedir.

Süleyman Çelebi vefat ettiğinde Çekirge’ye giden yolun sol tarafında yer alan dağınık serviler diye de bilinen Yoğurtlu Baba mezarlığına, bir diğer adıyla Ahmed İlâhî Dergâhı’nın haziresine defnedilmiş, daha sonra üzerine türbe yaptırılmıştır. Bu türbenin 1620’de yıkılmış olduğu, Sultan II. Abdülhamid döneminde Karîn-i sâni Hacı Ali Paşa tarafından onarıldığı bilinmektedir.

Hüseyin Vassâf, 1896 ve 1901 yıllarında iki kez Bursa’yı ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinden sonra “Bursa Hatırası” adlı bir eser kaleme almıştır. Hüseyin Vassaf eserinde Süleyman Çelebi’nin mezarının Karîn-i sâni Hacı Ali Paşa tarafından tamir ettirilmiş olmasından ve o dönem türbede bulunan demir parmaklıklardan şöyle bahsetmektedir; “Sol tarafta bir mezarlığa rast gelindi. Burada tahminimiz vechile Süleyman Efendi hazretlerinin kabr-i âlîlerini aradık, bulduk. Karin-i padişâhî Hacı Ali Bey pek güzel bir surette tamir ettirmiş, demir parmaklıkla çevrilmiştir.”

Yine 1927 yılına ait Bursa Vilâyeti Salnâmesi’nin 227. sayfasında; “Bursa: Mevlîdi yazan Süleyman Çelebi Mezarı, Çekirge yolu, dağınık servilerde” açıklaması ile verilmiş görselde, Süleyman Çelebi’nin mezarının demir parmaklıklarla çevrili olduğunu görmekteyiz.

Türbenin son yenilenmesi ise 73 sene Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Prof. Dr. Mustafa Kara’nın 2019 yılında Bursa Günlüğü dergisinin 6. sayısında yer alan; “Mevlid’in yazılışının 610. yılı münasebetiyle Süleyman Çelebi Türbesi'nin yeniden inşası” adlı yazısında o dönem Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu’nun başkanı olan ve Bursa hakkında çalışmalarında hala sıkça istifade edilen Kazım Baykal’dan aktardığına göre, 1946 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu’nun kurulmasına müteakiben Süleyman Çelebi’ye türbe yapılmasının çalışmalarına başlanmış hatta belediye bütçesinden bir miktar para harcanarak yol boyunca bir duvar çektirilmiş lâkin proje tamamlanamamıştır. Ardından, 1947’de Süleyman Çelebi’nin kabrinin bulunduğu mezarlığın mezar taşlarının kaybolmaya başlamasıyla, Süleyman Çelebi’nin de mezarının kaybolacağından endişe edilmiş ve Bursa Valiliği’nin kararıyla türbe inşasını Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu üstlenmiştir. Dönemin çeşitli gazetelerine; “Mevlidi yazan Süleyman Çelebi Türbesini nasıl görmek istersiniz?” anketi gönderilmiş, 2 Haziran 1947 günkü sayısında Vatan gazetesi bu anketi yayınlayarak alınan fikirler doğrultusunda, “14-15. yy’da Bursa’da yaşamış bir Türk, Müslüman şairi Süleyman Çelebi türbesi için verilen fikirlere göre bir kompozisyon düzenlenecek.” kaidesinde karar kılınmıştır. Bu süreçte Şişli Camii’nin mimarı Vasfi Bey (Egeli) ile de görüşülmüş, Vasfi Bey bedelsiz bir şekilde bu projeyi üstleneceğini bildirmiştir. Nihai karar olarak, Süleyman Çelebi Türbesi’nin projesi için genç mimarlar arasında bir müsabaka açılması fikri kabul görmüştür. Projenin tetkiki için jüride, Haşim İşcan, Güzel Sanatlar Akademisinden Profesör Emin Onat, Türk İslam Eserleri Müzesi Müdürü Elif Naci, Dr. Osman Şevki Uludağ gibi isimler yer almıştır. 1948 yılında Mimar İbrahim Süzen ve Mimar Nurettin Özselam’ın müşterek projeleri birinci seçilmiştir. Yine türbede yer alacak kitabeler için de bir müsabaka düzenlenmiş ve bu müsabakanın jürisinde ise Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Nuri Güntekin gibi ünlü yazarlar da yer almıştır.

Süleyman Çelebi türbesi 1952 yılında dikdörtgen bir formda, kefeki taş kullanılarak inşa edilmiştir. Örtü sistemi Türk-İslam türbe mimarisinde sıkça rastlanılan kubbe unsurunun aksine son derece sade olup, dört yanından meyil veren kırma çatı şeklindedir. Çatıyı taşıyan sekiz ayağın oluşturduğu açıklıklar dıştan bakınca yan ve dikey eksenlerde dört adet Bursa kemeri,  diğer yanlarda ise yine dört adet olan sivri kemerler ile birbirlerine bağlanmıştır. Sekiz ayağın dört tarafında bulunan sütunçeler ve yapının diğer ayaklarında içteki kemerlere de uzanan pilasterler, nispeten sade olan yapıya hareket katmıştır.

Türbenin üç kısma bölünmüş ve üç kısmı da birbirine Bursa kemeriyle bağlanan tavanında yer alan geometrik süsleme unsurları geleneksel Türk-İslam süsleme unsurlarının özelliklerini taşımakta, özellikle Muradiye külliyesinde yer alan türbelerin süsleme unsurlarıyla benzerlik göstermektedir. Yine türbenin tavan kısmında tavan ile taşıyıcı unsurların kesiştiği yerde yer alan gülbezek motifleri dikkat çekicidir.

Türbenin orta kısmında bulunan Süleyman Çelebi’nin mermer sandukası, üçgen alınlığı ile sandukanın kaidesinin birleştiği kısmı çevreleyen kabartma lale ve palmet motiflerinin incelikli işçilikleriyle ilgi çekicidir. Türbenin bahçesi geometrik süsleme unsurlarıyla oluşturulmuş korkuluklarla çevrilidir. Türbenin Çekirge caddesine bakan kısmında, türbenin bulunduğu eksendeki balkon çıkıntısını sıra sıra uzanan payandalar taşımakta ve cadde bölümünden bakıldığında Süleyman Çelebi Türbesinin bulunduğu alana hareket katmaktadır.

Süleyman Çelebi türbesi, onunla aynı dönemde inşa edilen eserler göz önüne alındığında, genel üslubundaki sadelikle birlikte, hafif taşıyıcı unsurların desteklediği açık mekânları ve simetrik yapısına eşlik eden Türk-İslam mimarisinin süsleme ögeleri ile “İkinci Ulusal Mimarlık Akımı” ve geleneksel Türk-İslam mimarisinin bir bileşimi, bir yorumu olarak ele alınabilir.

Kaynakça

Bursa Vilâyeti Salnâmesi, Bursa Vilâyet Matbaası, 1927

Kara, M. (2019, Haziran). Mevlid’in Yazılışının 610. Yılı Münasebetiyle; Süleyman Çelebi Türbesi’nin Yeniden İnşası. Bursa Günlüğü, 6, 34-41.

Öcalan, B.H. (2007). Kaybolan Tarih: Süleyman Çelebi Türbesi ve Yoğurtlu Baba Dergâhı Haziresi. B. Kemikli, M. Kara (Ed.), Süleyman Çelebi ve Mevlid içinde (24-33). Bursa: Osmangazi Belediyesi Yayınları.

Pekolcay, N.A. (2004). Mevlid. TDV İslam Ansiklopedisi. (Cilt. 29, ss. 485-486). Ankara: TDV Yayınları.

Vassaf, H. Bursa Hatırası. Haz. Mustafa Kara ve Bilal Kemikli. Bursa: Bursa Kültür A.Ş, 2010.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.