SON DAKİKA
Hava Durumu

II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE BURSA'DAKİ İMAR FAALİYETLERİNE GENEL BİR BAKIŞ

Yazının Giriş Tarihi: 26.09.2023 09:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.09.2023 09:16

Bursa, tarihsel arka planıyla, sosyal ve kültürel dokusuyla, her daim ehemmiyetini muhafaza etmiş bir şehirdir. Osmanlı medeniyetinde 19.yüzyılda başlayan yenileşme hareketleri, Bursa şehrinin de sosyal ve kültürel yapısını etkilemiş ve Bursa şehrinde de bu yenileşme hareketlerinin izleri görülmeye başlamıştır. Lâkin tüm bu yenileşme hareketlerinin yanında Bursa kendisine münhasır özellikleri korumuş ve fetih devrinin bir tohum olmaya namzet manasını, ulu bir çınara erişen kıymet hükmüyle yarınlara taşımayı bilmiştir.

Yenileşme hareketlerinin başladığı 19. yüzyılın başında, 1801 yılında, Bursa'da büyük bir yangın çıkmış, ardından 1855 yılında "kıyamet-i suğra" yani küçük kıyamet denilen bir depremin yarattığı tahribatla Bursa'nın mimari dokusu büyük ölçüde zarar görmüştür.

 II. Abdülhamid 31 Ağustos 1876 yılında tahta çıktığında Bursa'daki yangınların ve depremin yarattığı tahribatın izleri tamamen silinmiş olmasa da, bu dönem yapılan imar faaliyetleri bu felaketlerin yarattığı tahribatı onarma gayreti ile sınırlandırılamaz. II. Abdülhamid döneminde Bursa'da imar faaliyetleri sürat kazanmış ve hem kültürel hem sosyal, hem de eğitim alanında bir çok yeni yapı inşa edilmiş, yahut işlevsellik kazanmıştır.

Bursa'da, şehri kuşbakışı gören bir noktada bulunan Tophane Meydanında, Osman ve Orhan Gazi Türbelerinin bulunduğu bölgede, bugüne kadar, üç farklı üslup ve büyüklükte saat ve yangın kulesi inşâ edilmiştir. Bu kulelerden ilki Ahmet Vefik Paşa'nın valiliği sırasında yaptırılmış, ikincisi ise Sultan II. Abdülhamid'in imar faaliyetlerinin bir eseri olarak 1890 yılında inşa edilmiştir. Günümüze ulaşamamış bu kulelerin yanında, Vali Reşit Mümtaz Paşa ve Belediye Reisi Mehmet Emin Bey döneminde inşası başlatılan üçüncü saat kulesi, II. Abdülhamid'in tahta çıkışının yirmi dokuzuncu senesinin yıldönümünü kutlama vesilesiyle 1905 yılında açılmıştır.

Bursa’da, günümüzde hala aynı yerde bulunan saat kulesi, yedi katlı bir yapıdır. Kare bir planda, kesme taştan inşa edilmiştir. Daralarak yükselen bu kulenin güney cephesinde yuvarlak kemerli bir kapı bulunmaktadır. Kulenin kenar kısımları, kaideli ve başlıklı sütunlar şeklinde yapılmıştır. Bu sütunlara bindirilen saçak kısımlarıyla kule altı parça halinde yükselmektedir. 4 ile 5. katı ayıran saçak, diğerlerinden daha, gösterişli bir şekilde olup, alt kısmı neoklasik tarzda inşa edilmiştir.

Yine Sultan II. Abdülhamid döneminde eğitim alanında yapılan yeniliklerde Bursa şehri mühim bir yere sahiptir. Bursa şehrine ilk maarif müdürü 1879 yılında atanmıştır. 1882 yılında maarif müdürünün başkanlığında vilâyette “maarif meclisi” kurulmuş ve eğitimdeki atılım ile şehir merkezinde batı anlayışında eğitim veren; ibtidâî, rüşdiyye, idâdî ve meslek okulları açılmaya başlamıştır.

II. Abdülhamid döneminde Bursa’da, devletin eğitim anlayışı ile ibtidailer inşa edilmiş, mevcut olan bazı sıbyan mektepleri de ibtidailere dönüştürülmüştür. Eğitim alanında 1892 yılında yeni düzenlemeler yapılmış, “Mekâtib-i Âliye Dâiresi” kaldırılarak yerine “Mekâtib-i İdâdiye Dâiresi” oluşturulmuştur. Yüksek ve özel mekteplerin takibi Mekâtib-i Âliye ve Husûsîye Müfettişliği’ne bırakılarak, 1879 yılında “Maârif Merkez Teşkilatı” yeniden düzenlenmiş ve Maârif Nezâreti bünyesinde bir “Mekâtib-i Rüşdiye Dâiresi” kurulmuştur. II. Abdülhamid döneminde Bursa'da bir kız rüşdiyesi açılmıştır. Arşiv belgelerindeki kayıtlara göre,  1899 yılında açılan Bursa İnas Rüşdiyesi'nde o yıllarda 3 muallime, 20 kız öğrenci, 1 müstahdem bulunmaktadır. Yine arşiv belgelerinde 1893’den 1894’e devreden öğrenci sayısının 112, yeni yapılan kayıtların 13, mektebi terk edenlerin sayısının 36, şehadetnâme alan öğrenci sayısının 8 olduğu yazmaktadır. Bursa merkezde, Mahkeme Hamamı civarında inşa edilen rüşdiye, 1911’de Mal Hatun İnas Mektebi adıyla anılmış ve bugün hala aynı yerde olan Kız Lisesi’nin temelini oluşturmuştur.

II. Abdülhamid döneminde Bursa'da açılan okullardan bir diğeri ise Bursa Mekteb-i İdâdî-i Mülkisi'dir. Bursa şehrinin merkezinde, yukarıda adı geçen Mahkeme Hamamı’na yakın bir muhitte bulunan Akif Paşa Konağı’nda, 3 Ağustos 1885 tarihinde açılmıştır. Bursa Mekteb-i İdâdî-i Mülkisi ilk yıllarda sadece iki sınıflıydı ve idâdînin öğretim süresi dört yıldı. Açıldığı tarihi müteakiben idâdîdeki öğrenci sayısının artışı, idâdîde üçüncü ve dördüncü sınıflarında açılmasına ve böylece iki devreli bir idâdînin oluşmasına neden oldu. Yeni açılan bu iki sınıfın da gitgide artan öğrenci talebini karşılayamayacağı anlaşılınca, daha geniş ve yeni bir binanın yapılmasına karar verildi. Maarif Nezareti’ne; ilk olarak üç kattan müteşekkil, kârgir, 703.600 kuruş bedelli bir keşif planı gönderildi. Maarif Nezareti bu bedeli çok görerek, bu plana itiraz etti. Nezaret yetkilileri, 1855 yılındaki depremin tahribatını örnek gösterip, Bursa’nın bir deprem bölgesi üzerinde olduğunu ihtar ederek; keşif planında daralmaya gidilmesini tavsiye etti. Maarif Nezareti ile süren bu istişare sonucunda okulun yapım planına nihai şekli verildi ve okul; 300 öğrenci kapasiteli, iki katlı ve yarı kârgir olarak planlandı ve bedeli 587.706 kuruş olmak üzere yapılmasına kadar verildi. Sadaretten alınan 1888 tarihli inşaat ruhsatıyla, yeni binanın yapımına başlanıldı. İnşaat başladıktan bir yıl sonra, okul yönetimi inşaatın yanındaki arsayı da alarak okulun fizikî yapısını genişletti. Dönemin Hüdâvendigâr Vilâyeti Valisi Mahmut Celalettin Paşa ve dönenimin Bursa Maarif Müdürü Sait Bey, okul inşaatının tamamlanması için büyük gayret gösterdiler. Mahmut Celalettin Paşa, daha inşaat bitmeden, okul binasının bir köşesine konulması için 1890 yılında bir kitâbe yazdırdı. Bu kitâbede bulunan manzumenin son iki beyti şöyleydi:

Celâl itmamına vali iken nazmeyledi tarih

Bu âli mektebi Abdülhamid Han kıldı nev bünyad

Okulun 1895 yılında yapımına başlanan bölümleri 8 Ağustos 1903 tarihinde bitirildi ve okul eğitime açıldı. 1 Eylül 1904 yılında Müze-i Hümâyûn'un Bursa Şubesi olarak hizmet verdi. Bu sırada; Osmanlı, Selçuklu dönemine ait kitâbeler ve mezar taşları ile Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli heykeller okulun bahçesinde sergilendi. [1]

Bursa’nın tarihsel süreçte ekonomik gücünü zirai faaliyetler oluşturmuştur. Uludağ’ın eteklerinden geniş ve münbit bir ovaya uzanan Bursa’da tarım her dönem önemini korumuş ve özellikle İstanbul'u ve çevre illeri, toprağında yetişen mahsullerle beslemiştir. Yine Sultan II. Abdülhamid’in zirai faaliyetlere verdiği ehemmiyeti Bursa şehrinde görmek mümkündür. Bursa'da Hüdavendigar Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi, Mudanya yolu üzerindeki Karaman köyünde kurulmuştur. Bursa ovasının en uygun yerlerinden birinde kurulan bu mektep, 956 dönüm bir araziye sahiptir. O dönem mektebin yerinin tedarikinde kamulaştırma yapılmış, Hamitler köyünden Topaloğlu Mehmet Ağa ve Bilâdiyunus (bugünkü Yunuseli) köyünden Pamir ailesinin arazileri satın alınmıştır. Mektebin adı II. Abdülhamid’in ismine binaen salnamelerde “Hüdavendigar Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi” olarak geçmesine rağmen, kimi zaman mektepten “Ziraat Ameliyat Mektebi” ve “Bursa Hamidi Ziraat Ameliyat Mektebi” olarak da bahsedilmiştir. 20 Mart 1891’de açılan ihtişamlı mektep binasının yanında numune çiftliği, ahırlar ve ambarlar ile müştemilatı yer almıştır. Çiftliğe bazı hayvanlar tedarik edilerek, uygulamalı ziraatla ilgili makineler Avrupa’dan getirilmiş ve mektep faaliyetini bu şekilde sürdürmüştür. Ücretsiz bir şekilde eğitim veren bu mektep, yatılı ve üç sınıftan ibarettir. Hüdavendigar Vilayeti Salnamesine göre bu mektepte her biri çifti çocuğu olan 60 öğrenci bulunmaktaydı. Mektep açıldıktan bir müddet sonra mektebin gelişimi için neler yapılması gerektiği istişare edilmiş ve bu süreçte Ziraat Heyet-i Fenniyesi Müdürü tarafından bir rapor hazırlanmıştır. Bu raporda tedrisatın düzensiz bir şekilde yapıldığı kaydedilmiş ve yem tedarikindeki problemlerden bahsedilmiştir. Nafia nezareti bu rapor kapsamında gerekli düzenlemeleri yapmış ve mektebin tam tekmil bir şekilde eğitime devam etmesini sağlamıştır. Mektepte ilerleyen zamanlarda “Harir Darüttahsili” adlı ipekböcekçiliği bölümü açılmıştır. Yapılan eklemeler ve ipekböcekçiliği üretim binasının inşası gibi gelişmeler sonucunda, Bursa Ziraat Mektebinin zaman içerisinde geliştiği görülmektedir.

1881 yılında Duyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin önerisi ile Bursa’da bir Harir Darü’t-talimi açılmıştır. Okul 1894 yılında bugünkü İpekçilik Caddesi’nin bitimindeki binasında 12 öğrenci ile eğitime başlamış ve 1905 yılına kadar geçen süre zarfında toplam 1234 kişiye eğitim vermiştir. Harir Dârüttalimi, Darülharir, Séricicole Institute ve sonradan İpekçilik ve Böcekçilik Mektebi olarak anılan bu okulun amacı Pastör’ün ipekböceği yumurtası üretmek için uyguladığı teknik ve yöntemlerin teorik ve pratik olarak öğretilmesini sağlamak ve dönemin şartlarına göre İpek üretimine katkı vermektir. Böylece ülkedeki koza cinsi ıslah edilecek, ipek ürünü üzerinden elde edilen gelirler artacaktır. Okul açıldığı yıl, müracaatta bulunan on iki öğrenci ile ipekböcekçiliği ve yumurtacılık eğitimi üzerine çalışmaya başlamıştır. Zamanla mevcut binanın okulun ihtiyaçlarına yetmediği için bugünkü Setbaşı civarında Karaağaç mahallesinde bulunan Burdurizade Osman Fevzi Efendi’nin evinde hizmet vermiştir. Ama okulun şöhreti arttıkça yapılan yeni başvurular neticesinde  okul yönetimi Düyûn-ı Umûmiyye İdare Meclisi’ne bir rapor hazırlayarak mektep için daha geniş bir bina yapılması önerisinde bulunmuş ve bunun üzerine Eşrefiler caddesinde 1894 yılında yeni bir bina yapılmıştır. Mektepte tam zamanlı ve kısmî zamanlı olmak üzere iki farklı eğitim metodu uygulanmıştır.

II. Abdülhamid döneminde Bursa'da açılan okullardan bir diğeri de, ilk olarak bir ıslahhâne olarak yapılan ve Sanayi Mektebi olarak dönemin teknik ve kültürel anlayışına uygun olarak ıslahhâneden ziyade bir mektep olarak eğitim veren Hamidiye Sanayi Mektebidir. Okuldaki mesleki eğitim, esnaf tarafından icra edilen meslekler ve hâlihazırdaki geleneksel usullerin haricinde döneme uygun teknik anlayışı içeren bir müfredat çerçevesinde verilmekteydi. O dönem sıkça tercih edilen meslek grupları iki şubeye ayrılmıştı. Bunlardan ilki marangozluk şubesi (şube-i haşebîyye) diğeri ise demircilik şubesi (şube-i hadîdiyye) idi. Bursa Hamidiye Sanayi Mektebi’nde marangozluk şubesinin tam olarak öğretime başlaması 1900 yılının sonlarında, Vali Halil Bey’in kayınbiraderi olan Mehmet Bey’in tayin edilmesi ile mümkün olmuştu. Mehmet Bey mektebe gerekli teknik ekipmanı bağışlamış ve bu vesile ile ilk defa motorlu tezgâhlar mektebin marangoz atölyesinde yerini almıştı. Mektep bugün de Bursa'da Tophane Endüstri Meslek Lisesi olarak  görevini sürdürmektedir.

II. Abdülhamid döneminde Bursa'da restorasyon ve tamir çalışmaları da yapılmıştır. Hasan Tâib Efendi'nin 1905 yılında Hüdâvendigar vilayet matbaasında basılan, “Hâtıra - Yâhud - Mir'ât'ı Burusâ” adlı eserinde naklettiğine göre Bursa Mevlevihanesinin cümle kapısında bulunan kitâbenin son iki beytinde Sultan Abdülhamid'in bu yapıyı yenilediği anlaşılmakta ve kitâbede, Bursa Mekteb-i İdâdî-i Mülkisi'nde olduğu gibi Bursa Valisi Mahmut Celâleddin Paşa’nın ismi geçmektedir:

Cevherin târihini vâli iken yazdı Celâl,

Kıldı bak tecdîd bu dergâhı Hân-ı Abdülhâmid

Yine Hasan Tâib Efendi Bursa kapalı çarşının da Sultan II. Abdülhamid döneminde yenilendiğini aktarmakta ve Bursa'da Uludağ eteklerinde bulunan ve Hünkar Köşkü adıyla bilinen binadan da bahsetmekte ve bu köşkün ovaya bakan kısmında, üzerinde Sultan Abdülhamid'in tahta çıkışının yirmi beşinci yıl dönümündeki kutlamaya özgü olduğunu belirten şu ibarelerin yer aldığı bir levhayı aktarmaktadır:

"Hâlife-i zî-şân şehinşâh-ı cihân-bân el-Gâzî Abdülhâmid Hân-ı Sâni Efendimiz hazretlerinin cülûs-ı hümâyûn-ı şehriyârîlerinin yigirmi beşinci sene-i devriyesi şehr- âyînine mahsûs olmak üzere bir eser-i güzîdedir."

Bursa'da Piremir mahallesinde bulunan bir Bektaşi dergahı olan Ramazan Baba dergâhının da Sultan II. Abdülhamid devrinde Şeyh Sabit Efendi’nin gayretleriyle yenilendiğini yine Hasan Tâib Efendi'nin eserinden öğrenmekteyiz. Hasan Tâib Efendi bu dergâhın içinde bir türbe bulunduğunu ve kapısı üzerindeki kitâbede, dergâhın yenilenmesinde Sultan II.Abdülhamid'in lütuflarından bahseden şu ibarelerin yer aldığını belirtmektedir:

Sultan Hâmîd Hân-ı Sâni eltâf-ı sâyesinde

Şeyh Sâbit itdi ihyâ bu Hânkâhı

Ayrıca Bursa Orhan Camii II. Abdülhamid döneminde, 1905 senesinde tamamen yenilenmiş ve doğu cephesindeki bir penceresi kapıya dönüştürülerek üzerine II. Abdülhamid’in mermere işlenmiş tuğrası ve tamir kitâbesi yerleştirilmiştir. Kitâbede şu ibareler yer almaktadır:

Veliyy-i ni’meti âli menkabet zînet-bahş-ı makâm-ı hilâfet ve saltanat es-Sultân ibni’s Sultân / es-Sultân Gâzî Abdülhamid Hân hazretleri me’ser-i bî-gâyât-ı hilâfet penâhilerine / bir zâmîme-i mübâreke olarak ecdâd-ı hümâyûn-ı cenâb-ı mülûkânelerinden Fâtih-i Burusa / Cennet-mekân Gâzî Orhan hazretlerinin işbu câmi-i şerîflerini dahi tecdîden inşâ buyurmuşlardır. 1 Receb sene 1323 19 Ağustos sene 1321”[2]

II. Abdülhamid döneminde Bursa'da şehircilik alanında da birçok yenilik yapılmıştır. Uludağ ve Mudanya yolları genişletilerek Geçit Köprüsü inşa edilmiş, Vali Celaleddin Paşa, Acemler civarından Karacabey’e giden yolu açmıştır. Yine Vali Ahmed Münir Paşa Bursa merkezde bulunan Maksem Caddesi’nin yapımına başlamıştır. Bugün Bursa'da hala kullanılan; Fevzi Çakmak, Cumhuriyet Caddesi, Çakırhamam arasındaki yollar Vali Mümtaz Paşa döneminde yapılmıştır. Yeşil, Setbaşı, İpekçilik ve Kayhan Çarşısı gibi yangınlar nedeniyle neredeyse yok olan muhitler tekrar düzenlenmiştir. Ayrıca bugün Cumhuriyet Caddesi olarak bilinen cadde 1903-1906 yılları arasında Vali Mahmud Reşit Paşa tarafından açılmış ve o dönem ismine Hamidiye Caddesi denilmiştir. 1893 yılında Setbaşı Köprüsü’nden Çekirge’ye uzanan aksta tramvay hattı için girişimlerde bulunulmuş, ancak hattın inşâsı yapılamamıştır.

Yine II. Abdülhamid döneminin yeniliklerinden bir diğeri ise polis teşkilatının yetkisinin genişletilmesidir. 4 Ağustos 1909’da Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti açılmış ve emniyet güçlerinin yetkisi arttırılmıştır. Bursa’nın çeşitli semtlerinde inşâ edilmiş; Hamidiye Batı ve Hamidiye Doğu karakolları, Mecidiye Karakolu, Hamidiye Sanayi Mektebi ve Hastahanesi Karakolu ile Çekirge Karakolu binalarının hepsi II. Abdülhamid dönemine aittir.

Sultan II.Abdülhamid Osmanlı ekonomisini kontrol altına almak ve karışıklıklara ivedilikle müdahale etmek için demiryollarına önem vermekteydi. Bu bağlamda Bursa-Mudanya demiryolu 1872-1873 yıllarında  inşa edilmişse de 18 yıl kullanılamamış, ancak 1891 tarihli bir ferman ile hattın yeniden düzenlenmesi buyurulmuş ve işletimi yabancı bir şirkete devredilmiştir.

Ayrıca Maksem köprüsü’nün doğusunda, yukarıda bahsettiğimiz Hünkar Köşküne çıkarken yolun sağ kısmında kalan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıldönümü anısına yaptırılan Hamidiye çeşmesi Sultan II. Abdülhamid’in Bursa'daki imar faaliyetlerinden biridir.

Son tahlilde, Bursa şehrinin Sultan II. Abdülhamid Han için ayrı bir ehemmiyeti olduğu ve özellikle eğitim alanında yoğunlaşan imar faaliyetlerinin Bursa şehrinin sosyal dokusunu da etkilediği apaçık ortadadır. Bir tohumun, istikrar ile koca bir çınara döndüğü Bursa şehri, bugün de ehemmiyetini muhafaza etmekte ve geçmişin izlerini, kendi toprağından aldığı mazinin kudreti ile dallarına taşımakta, yarınlara uzanmaktadır.

Kaynakça

Ahmet Vurgun, II. Abdülhamid Döneminde Ziraî Eğitim Hamlesi: Hüdavendigar Hamidiye Ziraat ve Ameliyat Mektebi ve Numune Çiftliği, Selçuk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, (51) , 83-114, 2021.

Doğan Yavaş, Bursa'da Osmanlı Dönemi Karakolhaneleri . Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 4 (5) , 71-79, 2003.

Hasan Tâib, Hâtıra - Yâhud - Mir'ât'ı Burusâ, Haz. Mehmet Fatih Birgül, Bursa İl Özel İdaresi, 133-134,  2009.

Hüseyin Gürsel Bilmiş, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Bursa'da Mimarlık Ortamı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Doktora Tezi, 2019.

Mehmet Ali Yıldırım, Osmanlı’da İpekböcekçiliği Eğitimi: Bursa Harir Dârüttalimi ve Dârülharirlerin Açılması, Turkish Studies, 2013.

Mehmet Ali Yıldırım, Osmanlı Vilayetlerinde Mesleki-Teknik Eğitimin Gelişimine Bakışlar: Bursa Sanayi Mektebi, Karadeniz Araştırmaları, 37, 71-90, 2013.

Nursal Kumaş, II. Abdülhamid Döneminde Bursa'da Sosyal Hayat, Bursa Uludağ Üniversitesi, Doktora Tezi, 2011.

Ömer Faruk Dinçel, Bursa Müze-i Hümâyûn Şubesi'nin Kuruluşu ve 19. Yüzyılda Bursa'da Ortaya Çıkarılan Bazı Antik Eserler, Bursa Günlüğü, 16, 78-83, 2022.

Sadettin Eğri, II. Abdülhamid Döneminde Eğitim Sisteminde Modernleşme Çabaları: Kızların Eğitimi ve Bursa İnas Rüşdiyesi Mektebi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 15 (26), 127-148, 2014.

Sevim Çakmak, Sultan II. Abdülhamid’in 25. Cülus Yıldönümü Kutlamaları, MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2000.

Zeynep Dörtok Arabacı, II. Abdülhamid Döneminde Bursa'nın Mekânsal ve Kültürel Dönüşümü, Bursa Günlüğü, 2, 4-13, 2018.

[1] "Tarih-i Osmaniyece hâiz-i ehemmiyeti olan âsâr-ı kadîmenin te'mini muhâfasızıyla sûret-i dâimeden inzârı istifadeye arzı içün Burusa dâhilinde Müze-i Hümâyûn'a bir şu'be tesisine neş'et olunmuş..." BOA. İ.MF.10-33. Tarih: Hicri 15 Cemaziyelahir 1322 / Miladi: 27 Ağustos 194. Müze-i Hümâyûn'un Şubesi'nin Bursa İdâdîsi binasında Rumi: 19 Ağustos 1320 / Hicri: 20 Cemaziyelahir 1322 / Miladi: 1 Eylül 1904 tarihli açılışına dair: BOA. MF. MKT.803-69. Tarih: Hicri 4 Receb 1322 / Miladi: 14 Eylül 1904.

[2] Bu kitâbe bugün Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.