İtalyan sanatçı Umberto Boccioni'nin 1913 tarihli şahane bir tablosu vardır ki, çok severim.
Rengarenk, birbirine dolanmış şekil ve çizgiler arasından bir nabız gibi çarpan heyecan ve hareket hissiyatı bu tabloya bakanları adeta büyüler. Hareketin süratli ve kararlı yansıması insan anatomisinin salt enerjisine karışır ve bir kalp atışı misali çarpar bu tabloda. Düzensizlik içinde düzen vardır... Tablonun adı da, tabloya bakanlar için oldukça manidardır:
"Futbolcunun Dinamizmi"
Dün akşam sosyal medyada çokça paylaşılan Bursaspor taraftarlarının gol sevincini muhakkak görmüşsünüzdür. Golün gelişiyle sevinç içinde, adeta bir bütün halinde, son derece senkronize ve inançla tepki veren taraftarların içine sığmayan, durdurulamayan dinamizminin çözülüşü ve elde edilen skora sadece gönülleriyle değil, bedenleriyle de tepki vermesinin resmidir bu.
Yazımın başında Umberto Boccioni'nin eserinde de gördüğümüz gibi bilimde ve sanatta futbolcular da incelenmiş; kimi zaman estetik, kimi zaman bilimsel yönleriyle ele alınmışlardır. Ama taraftar, adeta tek bir vücuttan çıkan tek bir ses olmanın, tuttukları takımı desteklemenin, kabına sığmayan o ateşli tutkusuyla hakkı olan ilgiyi, (sosyolojik bazı yönlerden irdelenmeleri istisna olmak şartıyla) görememişlerdir.
Hepimiz biliriz ki, futbolda taraftarın ehemmiyeti oldukça büyüktür. Golü çağıran, futbolcuyu yüreklendiren hatta bazen maçı alan yine taraftardır. Maça gelecek taraftar maç günü uyanır, hazırlanır, içinde çocuksu bir sevinç ve umut vardır. Tüm bir hafta başında dönüp duran meşgaleden bir nebze sıyrılmak için evinden çıkar, stada gelir, sıraya girer ve tribününde yerini alır taraftar. Bir yanıyla kaygılıdır da o:
"Acaba bu maçı alır mıyız?"
Tezahüratını yapar, futbolcuyu yüreklendirir, çıkar yeşil sahaya on ikinci adam olur. Taktik yoktur taraftarda, yalın bir duygu yoğunluğu çevresinde meşin topla ve meşin topa değen rakiple mücadele eder. Sesi kısılmış, kolları atkı sallamaktan bîtap düşmüştür; lakin o da sahada, oyunun içinde kendisine bir mevki bulmuş ve bu mevkiin de hakkını yüreğiyle vermiştir.
Benim için, şampiyon takımı tutan değil, tuttuğu takımını şampiyon yapan onurlu Bursaspor taraftarından ibarettir bu örnek. Çünkü Bursaspor taraftarının bir duruşu, bir kimliği, bir dinamizmi vardır. Golü ister, her pozisyonda gerilir, nabzı artar ve top ağlara süzülürken vücudunda biriken tüm enerjisi infilak eder... Akşam sosyal medyada gördüğümüz o an gibi nice anlar yaşanır, yaşanmıştır.
Futbolcunun dinamizmi, taraftarın dinamizmi ile bir bütün haline gelmiş ve büyük bir sevincin enerjisi katlanarak büyümüştür. Hatırlarım, Atatürk stadyumunda gelen golle bir kaç basamak aşağı az sürüklenmemişizdir hani...
Bakmayın siz mizah ile o fotoğrafı paylaşanlara, nice kahramanlık öyküleri yazan, can veren, hapse giren ama her daim şehrinin yanında olan cefakar, onurlu Bursaspor taraftarının içinde biriktirdiği, her zorluğa göğüs gerdiği, dik duruşundan infilak eden dinamizmdir o.
Bu çerçevede bendenizin de Bursaspor yönetimine naçizane bir tavsiyesi var... Sivas Belediyespor maçında yaşanan bu enstantane, yabancı basının da dikkatini bu kadar çekmiş ve defalarca paylaşılmışken, kulübe gelir olması için bugün ciddi ciddi rağbet gören dijital sanat minvalinde NFT olarak uyarlanıp, açık arttırmaya çıkarılsa, Umberto Boccioni'nin resmettiği futbolcunun dinamizmini, yıllar sonra Bursaspor kulübü "Taraftarın Dinamizmi" şeklinde uyarlasa?
Bir de dünya bizi tanıyorken, böyle bir proje ne iyi olur vesselâm...