Hemen hemen hepinizin bir hayali vardır. Köyde atalardan kalmış yıkık durumda olan evi ya mirasçılarla ortaklaşa ya da tüm hisseleri alarak yeniden inşaa edip o taş evde oturmak, geçmişteki güzel günleri tekrar yaşamaya çalışmak.
Son günlerde haberlerde gördüğümüz müteahhitlerin çimento fiyatları protestosu inşaat maliyetlerinin amansızca artışını adeta belgeler oldu. Döviz kuru yükselişi, işçi maliyetlerinin artışı her sektörü etkilemesinin yanında inşaat sektörünü daha da yaralamıştır. Fiyatların yerinde durmamasından dolayı gelecek maliyetini hesaplayamayan müteahhitler, öz kaynaklarının yetebileceği inşaatları yapmaya başladılar. Eskiden olduğu gibi inşaat başlayıp topraktan bir kısım daireleri ucuza verip satmak artık üretici için bir avantaj teşkil etmemekte. Haliyle cebimde nakdim var ucuza yeni inşaattan daire alırım fikri de eskisi kadar geçerli değil. Müteahhitlerin çimento fiyatlarına gösterecekleri protestonun kısa ve uzun vadede fiyatlara nasıl yansıyacağını göreceğiz.
Gün geçtikçe yeni teknolojilerin uygulandığı inşaat sektörünün en önemli malzemesi olan çimento, fiyatlarının bu şekilde arttığını varsayarsak yakın zamanda etrafımızdaki şantiyelerin birer birer azalacağını göreceğiz. Devletimizin konut kredisi politikasında ilk defa ev alacaklara yüksek miktarda kredi sağlanırken, aile içerisinde herhangi bir yerde mülk sahibi olma durumunda kredi tutarı maksimum 700.000 Türk Lirası ile sınırlandırılması sonucunda ipotekli satışların azalması neticesinde inşaat şirketleri imalat yerine beklemeyi tercih edecekler gibi görünüyor.
Yazımın başında dediğim gibi, konut sorununu memleketteki evi yenileme şeklinde çözmeye kalkarsak çimento fiyatlarının bu şekilde yüksek olması halinde herkes taş ev yapmaya kalkacak ve türküde olduğu gibi derelerimizde taş kalmayacak.