Çocukluk günlerimizi hatırlayalım, 60’lar, 70’ler, 80’ler ve 90’lar. Henüz internet kullanımı yok, televizyon 90’lar harici tek kanal ve saatleri akşamüzeri. Sokaklarda park etmiş fazla araba yok, caddeler ise araç trafiği açısından sakin. Mahallenin çocukları sokaklarda, boş arsalarda ve okul bahçelerinde oynamakta.

Bu dönemde genelde mahalleler arası maç organize edilir. Mahalle dediğim ise bazen aynı mahallenin içerisinde aşağı mahalle-yukarı mahalle maçları. Okullarda ise sınıf maçları. Eş dost arkadaş herkes sizleri izliyor, maçın günler öncesinde ve maç bitiminde maç ile alakalı konuşmalar, bir sonraki maça daha iyi hazırlanmalar… Çocukların başlarında ne antrenör ne de başka biri var, liyakat (eğer topun sahibi sen değilsen) ön planda. En iyi oyuncular sahada, oynamayanların aileleri ise neden oynamadı diye hesap sormuyor. Oynayan ve oynamayan herkes etkinliğin parçası olmaktan mutlu. Yetenekli olan biri varsa kulaktan kulağa civardaki yerel kulüplerin duyması sağlanıyor ve şanslı olanlar profesyonellik yolunda ilerleme adımları atıyor.

90’lı yılların ortasından itibaren gerek araç sayısındaki artış gerek şehirlerin nüfusundaki artış sebebi ile oyun alanlarının kalmaması, okul bahçelerinin otoparka evrilmesi sayesinde çocukların oynayacağı alanlar kalmadı. Bunun yerine çocuklar okul saatleri sonrasında spor okulları ve eğer çevresinde varsa kulüp antrenmanları ile spor yapmaya başladılar. Günümüzde ise sporun bambaşka bir sektör haline gelmesinden dolayı her çocuğun spora erişimi sağlanamamaktadır.

Ne var ki günümüzde belediyeler çok fazla spor alanları yapmakta, belediye spor kulüpleri olarak da faaliyet göstermekte. Benim görüşüm belediyelerin spor anlamında amatör olarak kalması, profesyonel liglerde takım kurmamaları ve profesyonel spor takımları bütçesini yeni yıldızlar keşfetmeye ayırmalıdır.

Önümüzde belediye seçimleri var, bir sonraki hafta çocukların spora erişmesi ile ilgili belediyelerin neler yapabileceğini kendimce köşemde yazacağım. Yine o eski günlerdeki gibi bölgesel olarak neler yapabiliriz, bunu kendi yorumumla yazacağım.

Takipte kalın