Ülkemizi derinden üzen deprem felaketi ile ilgili olarak yaşadığım üzüntüyü paylaşarak yazıma başlıyorum…

Vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, geride kalanlara ise sabırlar dilerim…

Emeği geçenlere de ceza…

Gerçekten son yılların en büyük felaketlerinden birine şahitlik ettik, bu sürecin tamamlanması hayli can yakıcı ve zaman alıcı olacak. Yüz binlerce yaralı, on binlerce vefat eden insan…

Tabii bu süreç bizlere millet olarak bütünleştiğimizde neler başarabileceğimizi de gösterdi ama millet olarak ders alabileceğimizi gösterdi mi?

Başlıkta bir sorum var!

Bursalı hemşehirlilerimize, zemini hepimizin çok sevdiği süt helva gibi olan Bursa’nın ovasına yapılan yapılara güveniyor musunuz? Bursa’nın ortasında bulunan  yukarıdan bakılınca papatya gibi duran müthiş yapılara güveniyor musunuz? Bursa’nın yeni merkezi Nilüfer’e, kaçak olarak yapılmış 20-25 katlı yapılara güveniyor musunuz?

Ben eminim ki hepsinin cevabı aynı…

HAYIR!

Deprem bölgeleri içinde belki de en tehlikeli yerlerden biri olan güzide memleketimiz için yapılan herhangi bir hazırlığa şahit misiniz? Ben değilim. Acımızı hep beraber yaşayalım ama unutmayalım, ders alalım ve gerekenleri yapalım. Deprem bilinçlendirme konferansları, evlerin depreme dayanıklılığı için yapılması gerekenler, toplanma alanlarının belirlenmesi ve duyurulması… Bunları mülki amirlerimizin organize etmesi ve geç kalmadan uygulamaya dökmesi şart ve yapılacağından da şüphe etmiyorum.

Yaşanan felaket sonrası yaşadığımız bütünleşme haricinde ayrışmalar da fazlasıyla oldu. Sosyal medyanın da iyi ve kötü kullanılması burada devreye giriyor. Sırf kendi görüşüne yakın görmediği için Haluk Levent’in kuruluşu olan AHBAP’a karalama ve yaftalamalarda bulunanlar, sırf hükümete karşı olduğu için bizzat devlete bağlı olan AFAD’a karalama ve yaftalamalarda bulunanlar, bunlar farklı görüşlerde ki ama aynı cahillik ve kişilikte bulunan insanlar. Samimi bulursun veyahut bulmazsın tüm herkes zor zamanda elini taşın altına koymaya çalışıyor, sizin amacınız ne?

Unutmayın: Bölüşürsek tok, bölünürsek yok oluruz.

Depremden önce ülkemizin önemli değerlerden Jeolog Celal Şengör, Ekrem İmamoğlu ile arasında yaşananları anlatmış. Kısaca özete dökmek gerekirse Ekrem İmamoğlu deprem ile ilgili bir toplantı yapmak istediğini söylemiş, sonrasında toplantıyı Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener gibi iki büyük deprem uzmanı ile açmış (!)

Şehrin mülki amirleri bu düşüncede iken halk ne yapsın?

Bu iş koordinasyon işi, bu iş faaliyet işi…

Konuşmakla, tedbir alın demekle bir şey olmaz. Gerekirse tüm başkanlar, milletvekilleri, makamlardaki tüm yetkililer bir araya gelecek ve ne yapabiliriz diye düşünecek, sonrasında düşünce ile bırakmayıp icraata dökecek. Başka çıkar yolu yok... Artık bizim ders çıkarmamızı gerektirecek bir doğal afete daha ihtiyacımız yok, her şey gözümüzün önünde…

Kolay gelsin!