SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursaspor Basketbola Bir Değerlendirme

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2023 18:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2023 18:18

Bursaspor basketbol Süper Lig’deki henüz dördüncü sezonunda planlama, iletişim ve sportif başarıları ile anılan, neredeyse fenomen halini alan ve giderek büyüyen bir değeri temsil ediyor. Bu değer, bir spor kulübü kimliğinden hep daha fazlasını atfediyor olduğumuz, kent aidiyetinin en birleştirici simgesinin, Bursaspor temasının aktüelliğini koruyor. Çekirge’de başlayan serüvenin nereye uzanabileceğini değerlendirirken, kulübün organizasyonunda bizzat söz sahibi olanların basiretli idaresine, onların kendini her fırsatta yeniden ispat eden karar alma becerilerine güven duymayı yerinde buluyorum. Bursaspor basketbolun, görkemli anların her geçen zaman çoğaldığı öyküsünü, doğru ve zamanında tercihler ile ören, camianın malumu, kulübün kazandığı saygınlığın mimarı olanların böyle bir güven ve payeyi fazlasıyla hak ettiğini ileri sürmek pek tabi ki makuldür.  

Kulübün  tıpkı Badalona’da olduğu gibi kadersizce, bazen içerdeki Fenerbahçe Beko maçına uygun yıkık bir görüntüde bağıra, çağıra kaybedebileceği, idarecilerin Riley, Tillman, Milosavljevic ve Thornwell örneklerindeki transfer hatalarını tekrarlayabileceği, kusursuzluğa hayatın doğal seyrinde yer olmadığı bir hakikat. Hal böyleyken, kulübün öyküsünde zaman zaman baş gösterebilecek olumsuz herhangi bir gündemin bir suçlu avına dönüştürülmeden, olgun ve müsamahakâr bir tavırla savuşturulabilmesi bizi gelişigüzel tepkiler veren alelade bir topluluk olmaktan kulübün temsil ettiği değeri yücelten bir camia haline dönüştürecektir.

Sezonun geri kalan bölümü için hevesli olmak ve iyimser bir beklentiye bürünmenin gayet geçerli ve elle tutulur temelleri bulunduğunu belirtmek mümkün. Öyle sanıyorum, güven telkin eden unsurların başında Koç Dusan’a değinmek gerekir. Dusan’ın antrenörlük becerilerinden önce ise camianın karakteri ile yakaladığı uyuma. Maçı seyretmeyen, adeta yaşayan, gerektiğinde agresif bir savaşçı, gerektiğinde kulüp markasının sempatik bir yüzü olabilmeyi başarabilen koç, camianın kendisinden umduğu temsil becerisini hakkıyla yerine getiriyor. Oyuncuları karakterine uygun bir planda değerlendirebilme hüneri onu kulüp tarihinde şimdiden özel bir yere konumlandırdı. Onuralp ile yakaladığı ahenk bir sinema yönetmeni başrol oyuncusu ilişkisine benzetilebilir mi? Onuralp’in, Bursaspor kariyeri sona erdikten sonra izleyeceği rota hakkında, Dusan nereye, ben oraya dediği rivayet ediliyor. Evet, bir gün kulüpten ayrılacak olması, tahammül edilemez bir düşünce halini aldı Onuralp’in. Onun atletik meziyetlerini, Bursa’daki ilk maçından itibaren Beyazlar Beceremez filminde siyahi sokak basketbolcularına kafa tutan Billy Hoyle karakteri ile özleştiriyorum. Oyun içinde dişlerini gösteren, tehditkâr ve rakibin bela addettiği bir figür. Maç bitince temiz yüzlü, güzel konuşan bir kolej çocuğuna dönüşüyor. Peki ya Needham? Basketbol tarihi “Oyun kurucun kadar konuş” sözünün hakkını teslim eden hikayeler ile örülü. Geçen yıl bu hikayelerden birinin öznesi olduk. Kulübü Eurocup finaline taşıyan meydan okumanın, Needham’ın soğukkanlı, hızlı karar verebilen basketbol aklından, tükenmeyen enerjisinden güç aldığını gayet rahatlıkla belirtebilirim. Sezon sonunda sözleşme masasına Needham ile oturan Dave ise gösterişsiz bir oyunun toplam faydaya ne müspet katkılar sunabileceğinin sınırlarını kanıtlıyor. Saha içi ve dışında dengeli bir tavırda taşıdığı bilgeliği onun Ivan Ergic’in ardından formasını aldığım ikinci sporcu olmasını sağladı. Sezon ilerledikçe, Clemmons’ın oyunu ve rakibi okuyabilen bir satranç oyuncusuna dönüşebildiğini, Zach’in ise gerektiğinde üç numara rolüne dahi bürünebilecek çok yönlü bir beş numara olduğunu izledik. Söz Zach’ten açılmışken, Hayes’in çember altını domine eden, rakibin oyun iştahını elinden alan kararlı basketbolunu bu yılki uzunlarımızda izleyemediğimizi belirtmemek olmaz. Ahmet’in bilhassa son maçlardaki kuvvetten düşmüş halleri beş numara rotasyonuna ilişkin endişelerin kısık sesle dahi olsa dillendirilmesine yol açtı. Yine de, Ahmet’in potansiyeli hakkında referans alınması gereken performansın, Zach’in yokluğunda kazanılan Badalona ve Efes maçlarına ait olduğunu tam burada anımsatmak gerekir. Ömer’in dikkat çeken gelişimi ile saha içi sorumluluğunu arttırdığını, rotasyon oyuncusu kimliğinden bir vitrin oyuncuya dönüşebilmek adına bir hayli mesafe katettiğini öne sürmek hiç zor değil. Yiğitcan ve Enes’in ise sezonun geri kalanında, kendileri hakkında beslediğim öngörünün karşılığı olabilecek bir performans ve istikrar düzeyine henüz kavuşamadığı tatsız bir gerçek. Doğru transfer olduklarından şüphe duymadığım, kendilerine özgü basketbol zenginlikleri bulunan her iki oyuncu, takımın sayı dağılımındaki payını düzenli olarak arttırabilmeyi başardığında hücum gücümüzün seviye atladığından söz edebileceğiz.

Ligin ikinci yarısı başlarken, Eurocup’ın en zor deplasmanı seçilen salonumuzun çok daha gürültülü ve renkli atmosferlere sahne olmasını, oyuncuların meseleyi sahiplenen, sorumlu tavırlarından geri adım atmamalarını ve beşinci yabancı kontenjanının usta işi bir üç numara seçimi ile doldurulmasını diliyorum.

Eksilmeyen bir ilgi ve sadakatle izleyeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.