İnsana en çok şiir yakışıyor,
Sonra yeryüzüne yağmur,
Gökyüzüne mavi.
Ve en çok insana vefa yakışıyor,
Yüreğe sevda,
Gözlere haya,
Ve en çok yaşamak yakışıyor,
İnsanca, sevdaca, duruca.
Ahmet Telli
Nüfusları birbirine yakın biri ülke, diğeri il.
Bursa’nın Jamaika’dan 20 organize sanayi, 1 serbest bölge, 1 kömür, volfram, mermer ocakları fazlası var.
Ulucami kadar turist çeken Jamaika’nın aksine Uludağ’ımız, kaplıcamız, denizimiz ve sağlık turizmi fazlamız var.
Jamaika’nın devlet bütçesi: Burulaş, Besaş, Bursagaz toplamı kadar. Belediye’nin daha 5 KİT’i ve BUSKİ var.
Yani ekonomik ve sosyolojik olarak 10 katı fazla katma değere sahip iki yer arasında inanmayacaksınız Bursa lehine fark yok.
Şimdi şöyle düşünelim; bir sorunumuz var. Bir avukata vekalet veriyor kendimize VEKİL tayin ediyoruz. Bir bedel üzerinden de anlaşıyoruz. Vekilimizin sağlık, emeklilik, araç, koruma, harcırah vs. hiçbir giderine yardımcı oluyor muyuz? Olmuyoruz. Hatta müvekkilinden alacağı olup, alacağından vazgeçen Avukat tanıyorum. Peki sorun bittiğinde ne yapıyoruz? Verdiğimiz yetkiyi iptal ediyoruz. Gallabi emekli aylığı, VİP hizmet falan taahhüt etmiyoruz. Buraya kadar sorun var mı? Bence yok.
Gelelim Milletvekiline!!! Çokça insanın vekilliğini üstlenen Milletvekilinin haydi yüksek maaşını anladım, vekilken aldığı VİP hizmeti de anlarım ama… Aslının önüne geçerek öncelikli hizmet almasını, vekalet düştükten sonra gallabi maaş ve hizmet almaya devam etmesi normal mi? Normal değil. Bakanı, Milletvekilini neden vekil tayin ediyoruz? Bu ülkenin, bu milletin sorunu çözülsün diye. Peki sorun çözülüyor mu? Aksine büyüyor ve çoğalıyor. Peki, çözülmeyen, giderilmeyen hatta yaratılan sorunlar için neden emekli, vekil, bakan maaşı ödüyoruz?
Şu anda aldıkları maaşın on katını bu meclise verelim. Bu sorunlardan birini çözsünler; helal olsun. Adalet, Tarım-hayvancılık. Üretim. Dış-iç borç, gelir dağılımındaki adaletsizlik, yolsuzluk- yoksulluk, Cari açık, Tasarruf, sizin de mutlaka ekleyeceğiniz onlarca çözüm bekleyen sorun vardır.
Jamaika ile ne ilgisi var diyeceksiniz değil mi? Jamaika’nın tüm protokolünün yüz katı protokolümüz var. Bursa’da Türk bayrağı asılı 5.250 devlet kurumu, bunların taşeron ve tedarikçileri var. İşte AKP İl Başkanı Partili devlet yönetiminde tüm bunlardan eski bakanlar, milletvekilleri, Belediye başkanları, encümen, parti üyeleri, işsizler, hastalar, tayin bekleyenler, TOKİ’den ev isteyenler, …ler, …ler, …ler’den yani her şeyden sorumlu. İl Başkanı 10 lorca Bakanı, siyasi ikbal, istikbal peşinde koşanları, eski yeni vekilleri yönetiyor da yönetiyor. Siyaset gereği hiç kimseyi derdini çözmeden eli boş göndermemeye çalışıyor. Varlığını AK Partiye borçlu olan biri sahip olduğu medyadan il başkanına parmak sallıyor. Duydum, şok oldum. Bence İktidar partisinin il Başkanı Bakan kadar maaş almalı. Ticaretini yakınlarına devredip, tek işi siyaset olmalı. Yetkide ve protokolde eskilerin hepsinden önde olmalı.
Bu arada Jamaika dünya atletizminde hep şeref kürsüsünde. Milli Takımlarımız müsabaka yapsa berabere kalma ihtimalimiz yok. Her devre yeni bir takımla mücadele etmemiz lazım, çok atletik takım. Nefesimiz yetmez.
TEMSİLDE ADALET! 6 Sosyal dilim: Çiftçi, İşçi, İşveren, Esnaf, Memur, Serbest Meslek sahibi. Örgütlü toplum. Liyakatli, sayısal eşitlik, örgüt içinden yükselmek. Kayıtlı siyaset, sponsorsuz siyasetçi. Meclisi teşekkül ettiren vekillerimiz ya zengin ya da sponsoru genel başkanı. Sorunumuz: biat kültürü. Tabelası olan tüm partiler buna dahil.
O küsmüş, o darılmış, şu mesafe koymuş, inan zerre umurumda değil,
Taşın çiçek açmadığını, suyu boşa harcayınca anladım ben…