İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı seçimlerinde yeniden güven tazeleyen İsmail
Kaya, kongre sürecine zorlu bir dönemde girdi. Parti içindeki kırgınlıklar
ve yönetimde yaşanan kopuşlar nedeniyle, kongre öncesi saha çalışmalarında çoğu
zaman yanında iki-üç kişi ile hareket ediyordu. Bu küçük ekip de genellikle
hep aynı isimlerden oluşuyordu.
Kaya, babasının hastanede tedavi gördüğü günlerde adeta ev, hastane ve
parti arasında mekik dokuyarak çalışmalarını sürdürdü. Buna rağmen,
teşkilatı diri tutmak ve üyelerle birebir temas kurmak için gösterdiği çaba
takdir topladı. Ancak yakın çevresindeki bazı isimlerin partinin temel
ilkeleriyle bağdaşmayan tutumları, teşkilat içinde zaman zaman rahatsızlık
yarattı.Bu durum da Kaya’nın omuzlarındaki yükü daha da artırdı.
Tüm bu sürecin sonunda yapılan kongrede, İsmail Kaya bir kez daha
delegelerin güvenini kazanarak İl Başkanlığı görevine devam etme hakkı kazandı.
Kendi ifadesiyle, onun siyaset anlayışında süslü cümleler değil, emek,
disiplin ve inanç öne çıkıyor.
Şimdi Kaya, yeni dönemde Bursa’da partiyi daha güçlü ve etkin bir yapıya
kavuşturmak için kolları sıvamış durumda. Röportajımızda hem bu sürecin perde
arkasını hem de önümüzdeki döneme dair hedeflerini konuştuk.
Sayın Kaya, yeniden güven tazelediniz. Öncelikle bu süreç sizin için nasıl
geçti?
Kongre süreci gerçekten kolay değildi. Hem teşkilatımızda yaşanan bazı
kırgınlıklar hem de kişisel olarak içinde bulunduğum zorluklar nedeniyle yoğun
bir dönemdi. Ama ben siyasette hiçbir zaman kolay yolu seçmedim. Emek vermek,
sabırlı olmak ve inanmak gerektiğine inanıyorum.
Zor bir dönemde kongreye gittiniz. Buna rağmen yeniden seçildiniz. Sizce
delegelerin size olan güveninin temelinde ne vardı?
Sanırım samimiyet. Ben her zaman açık bir insan oldum. Sözümle, duruşumla,
insanlara verdiğim değerle hareket ettim. Belki herkesle aynı fikirde değiliz
ama herkes benim ne düşündüğümü bilir. Bu da siyasette çok önemlidir.
Göreve geldiğiniz dönemde, “Bursa, Orhangazi değil” diyenler olduğu gibi
kongre öncesi de yeteri kadar çalışmadığınız konusunda söylentiler oldu.
Bunlara ne diyeceksiniz?
Ben şov yapmaya değil, çalışmaya geldim. Bir fabrika düşünün, burada bir
ürün çıkarıyorsak, bunun için ne gerekiyorsa yaparım. Ben, başında baret
üzerinde beyaz önlükle gezen bir mühendis değilim; gerekirsemakinenin altına
yatarım! Yağ bulaşır, toz bulaşır ama iş biter. Ben bir yıldır bunu
yapıyorum, bundan sonra da böyle olacak. Gittiğim düğünlerin, cenazelerin
fotoğrafını paylaşacak değilim.
Yönetim tarzınız nasıl olacak?Kongre sonrası nasıl bir
yol izleyeceksiniz?
Yetkilendirme liyakat temeli üzerinde oluşturulacak. Herkesin bir görevi
var. Olduğumuz yerde kimin konuşması gerekiyorsa o konuşacak. Gençlik
politikasını gençlik başkanı, kadın politikasını kadın başkanı yürütür. Bu bir
ekip işidir.
Benim çalışmamda hak eden herkes hak ettiğin alır, ama
eksi ama arttı. Yani parti disiplini neyi gerektiriyorsa, o yapılır.
Görev vardır yapılması gereken şeyler vardır. Kurallar nettir, yeni bir şey
yapmaya gerek yoktur. Daha öğreneceğimiz çok iş var ama yapmamız gereken
şeyleri yapıyoruz. Herkesin bir tarzı var bizim tarzımız bu. Ben her
zaman olduğu gibi doğru bildiğimi söylerim.
Orkestra şefi müziğin ritmini yakalamak için saz
ekibini nasıl konumlandıracak?
Benim müzikle aram iyi değildir, futbolu bilirim
hocam.
Peki,teknik direktör ne yapacak?
Ben bu takımın hocasıyım. Nasıl ki Galatasaray’da Icardiiyi oynarken
sahada yer aldıysa, şimdi Osimhen formdaysa o oynar. Bizde de kim
partiye artı bir puan kazandırıyorsa o sahada olur. Kimin dostum olduğu değil,
kimin katkı verdiği önemli. Sabah kalktığında divan üyesi olan biri, öğleden
sonra düz bir yönetici olabilir.
Orhangazi’de de böyle yaptım. Her dönem 4-5 kez divan değiştirdim. Üç
kongrenin her birinde yüzde 60’ın üzerinde yönetim değişikliği yaptım. Çünkü en
iyi arkadaşım, en çok çalışan arkadaşımdır.
Partinin kurucuları arasında yer alan, çeşitli
kademelerde görev yapan bazı arkadaşlar kendini dışlanmış hissediyor. Beni “Bir
kere arasalar, bir hatırımı sorsalar belki de böyle olmayacaktı.” diyenler var.
Böyle incinmiş kırılmış ve uzaklaşmış samimi partilileri yeniden kazanmak için
neler yapacaksınız?
Bir yılda bir buçuk milyonun üzerinde SMS gönderdim. Bunun bir milyonu
partiden istifa eden 18 bin üyeyeydi.İftar programına
partiden istifa edenleri davet ettim.Onları iftar programına davet
ettim. Kendilerini yeniden aramızda görmek istediğimizi söyledim. Genel Merkez
bu çalışmayı örnek olarak aldı ve diğer illere gönderdi.
Ben kimseyi telefon ederek yanıma çağırmam. Normal bir üyemin ayağına da
giderim. Hocam benim yapım bu. Parti olarak da yapmamız gereken bu. Ben bu
şekilde yapıyorum.İnsanların kendilerine göre haklı
oldukları kırgınlıkları vardır.
Ama onu aşamıyoruz. Şunu da söyleyeyim benim bu
partide 8 yıldan beri küs olduğum tek bir kişi yoktur.
Dün Ahmet Koç aradı. Kemal Ataç, Ali Çinceoğlu, Güven
Turan aradı. Burada adını sayamayacağım kadar fazla arkadaşlar arayıp tebrik
ettiler.
Geçmişte yanlışlar oldu, farkındayım. Bundan sonra müsaade etmeyeceğim. Bu
partinin duvarına bir tuğla koyanın emeğine saygı göstereceğim. Kim samimiyse,
onunla yürüyeceğim.
Kongre öncesi diğer listede yer alanlarla sizin liste arasında zaman zaman
sınırları zorlayan yazı ve yorumlar oldu. Ancak her şeye rağmen kongre bir
şölen havasında gerçekleşti. Şimdi gelinen noktada diğer tarafta olan arkadaşlarla
birlikte bütün üyeleri kucaklayıcı bir tutum sergilenecek mi?
Biz hiç ayrılmadık ki. Daha dün Özcan Altıntaş’la kahve içtik. Ama parti
içinde birbirine haksızlık edenler varsa, onların da dönüp kendi yaptıklarına
bakması lazım. Kimseye yalvarmam ama kimseyi de dışlamam.
Benim için önemli olan isimler değil, partinin kurumsal kimliği. Kim olursa
olsun, o kimliğe zarar verenin karşısında dururum. Herkes hak ettiğini alacak.
İsmail Kaya bir beyaz sayfa açacak mı?
Elbette açacağız hocam. Söylemek istediğim de bu. Burada benim duruşum
nasıl ona bakmak lazım. Dünkü düşüncelerle yarını yönetemeyiz. Artık dün dünde
kaldı. Dünün hataları, kırgınlıkları, suçları geride kaldı. Bugün geleceğe
yönelik yeni şeyler söyleme zamanı.
İsmail Kaya’nın cümleleri, siyasetin sadece koltuk değil, sorumluluk işi olduğunu hatırlatıyor.O, dünün kavgalarından değil, yarının hedeflerinden söz ediyor.
Ve sözün özü, yeni bir sayfa açmak, bir kişiyle değil, doğruyu birlikte arayanlarla mümkün.




Yorumlar